İlk büyük ölçekli antibiyotik kullanımı, geçen yüzyılın 50'li yılların başındaydı. | TED | كان أول استخدام واسع النطاق للمضادات الحيوية أوائل خمسينيات القرن الماضي. |
Büyük ölçekli işbirliği bu gezegende çok nadirdir. | TED | التعاون ذو النطاق الواسع شيء نادر على هذا الكوكب. |
Önce eşitsizliği ele aldık, ABD ve diğer ülkeleri kapsayan geniş ölçekli bazı anketler yaptık. | TED | فبدأنا النظر في عدم المساواة، وأجرينا دراسات استقصائية واسعة النطاق في الولايات المتحدة وبعض البلدان الأخرى. |
Bu küçük ölçekli çiftçilik veya ticari tarımla veya büyük tarımla ilgili değil. | TED | لا يتعلق الأمر بالزراعة على نطاق صغير أو الزراعة التجارية أو الزراعات الكبيرة. |
İstediği buymuş, ...büyük ölçekli bir yıkım ile onun silahını yapmadıkları için, | Open Subtitles | هذا ما يريده تدمير على نطاق واسع لإثبات أن وزارة الدفاع الامريكية |
Evrenin büyük ölçekli yapısında sorun, korkunç karmaşık olması. | TED | مشكلة الهياكل الكبيرة الحجم الموجودة بالكون هي أنّها في غاية التّعقيد. |
Senden geniş ölçekli bir saldırı tasarlanmasında bana yardım etmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تساعدنى فى تخطيط حزب مداهمة عملاق الحجم |
Büyük ölçekli bir analiz yapabilirler ve bana bilgilerimi sadece anlaştığımız şekilde kullandıklarını gösteren şifrelenmiş bir kanıt temin edebilirler. | TED | يمكنهم عمل تحليل بيانات واسع النطاق وإعطائي إثباتا مشفرا باستخدامهم بياناتي بالطريقة التي اتفقنا عليها. |
Ama tek bir hikâye, büyük ölçekli bir veri tarafından desteklenmiyorsa değersiz ve yanıltıcıdır. | TED | لكن القصة لوحدها لا معنى لها ومضللة مالم تكن مدعومة ببيانات واسعة النطاق |
Ancak büyük ölçekli bir verimiz olsa bile bu, hâlâ yeterli olmayabilir. | TED | لكن حتى لو كان لدينا بيانات واسعة النطاق قد لا يكون ذلك كافياً |
Geleneksel tarımla sol köşeden başladığım ... ... küçük ölçekli ve düşük kontrol ... ... sıralanmasında siz ne görüyorsunuz. | TED | ما ترونه هو ما بدأنا القيام به في الزاوية اليسرى مع الزراعة التقليدية ، وهو نوع من النطاق الصّغير والتّحكّم النسبيّ. |
Büyük ölçekli ve çok yüksek kontrole doğru hareket ettik. | TED | ثمّ انتقلنا إلى النطاق الواسع والتّحكّم الكامل. |
Burada geniş ölçekli geometri görüyoruz. | TED | نحن لا نشاهد سوى هندسة خشنة النطاق هنا. |
Ve, bu geniş ölçekli geometriye ek olarak, animasyon da yapılabilen "yeri değiştirilmiş haritalar" olarak adlandırılan bir seri yaratmak için bütün bu detayları da kullandılar. | TED | وإضافة للهندسة ذات النطاق الخشن، لقد أستخدموا كل تلك التفاصيل لصنع مجموعة لما يسمى خرائط الإحلال التي تتحرك أيضاً. |
Sırf uyduları test etmek için onları uzaya bile gönderdik ve uydularımızı ölçekli üretmeyi öğrendik. | TED | بل أننا نرسلها للفضاء للاختبار فقط وتعلمنا كيفية بنائها على نطاق واسع |
Küçük ölçekli teknoloji, temiz teknoloji ve enerji etkinliği kamu sağlığını büyük ölçüde iyileştiriyor. | TED | على نطاق واسع، تكنولوجيا الشبكات المصغرة، والتكنولوجيا النظيفة ورفع كفاءة الطاقة تحسن كثيرًا من الصحة العامة. |
Bu, Singapur'da büyük ölçekli bir konut inşaatı. | TED | هذه مُنشأة سكنية في سينغافورا على نطاق كبير. |
Ticari tarımın yanında küçük ölçekli çiftçiliğin başarı ve birlikteliğine dair başarılı ilk modelleri oluşturabiliriz. | TED | يمكننا إنشاء أول نماذج ناجحة من التعايش والنجاح بين الزراعة على نطاق صغير جنبا إلى جنب الزراعة التجارية. |
Yani bu bir kurtarma planı değil, tam ölçekli bir saldırı planı. | Open Subtitles | إذن لن تكون حقيقة خطة إنقاذ انه هجوم من الحجم الكامل |
Kocam, bu şehirdeki çok güçlü orta ölçekli hukuk firmalarının vergilerini işliyor. | Open Subtitles | زوجي يدفع الضرائب لبعض تلك شركات المحاماة القوية المتوسطه الحجم في هذه البلده |
"Orta ölçekli bir sedana sığdırabildiğin kadar insan sığdır" fuarı değil. | Open Subtitles | وليس معرض كم تستطيع أن تضع شخص داخل سيارة سيدان متوسطة الحجم |
Diyelim ki orta ölçekli patlayıcı olsun, 15 veya 20 kiloluk... | Open Subtitles | ..ولنفرض مثلاً متفجرات متوسطة ، مثل .. لنقل ، 15 او 20 كج من |