O öldürüldüğü sırada fotoğraf çeken Mary Moorman'ın yanında duruyordum. | Open Subtitles | كنت واقفة بجانب ماري مورمان التي ألتقطت له صورة عندما قتل |
Baban öldürüldüğü sırada 60 km uzaktaymış. | Open Subtitles | كان على بُعد أربعين ميلاً عندما قتل والدك. |
Kocası öldürüldüğü sırada olağan terapi seansı için adanın öteki kıyısındaymış. | Open Subtitles | كانت في جلستها العلاجية المعتادة في الطرف الآخر من الجزيرة عندما قتل زوجها |
öldürüldüğü sırada küçük oğlu yan odadaydı. | Open Subtitles | ابنها الرضيع كان في الغرفة المجاورة عندما قتلت |
Karısı jakuzide öldürüldüğü sırada Howard'ın Vegas'ta olduğundan emin misiniz? | Open Subtitles | متأكدين أن هوارد كان في فيغاس عندما قتلت زوجته في الحوض الساخن؟ |
Polis şefi öldürüldüğü sırada sen de oradaymışsın. | Open Subtitles | لقد قالوا أنك كنت هناك عندما قُتل الشريف |
Bay Gerrard'ın öldürüldüğü sırada Owen'ın benim yanımda olduğunu size söylememi istedi. | Open Subtitles | أرادني أن أخبركم بأنه كان معي في وقت مقتل السيد جيرارد |
- Yani öldürüldüğü sırada buradaymış. | Open Subtitles | إذاً فقد كان في المدينة عندما قُتلت. |
Dün gece öldürüldüğü sırada Jared Talt bunlardan hangisini giyiyordu söyleyebilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك ان تخبريني اي من هذه كان جاريد تالت يرتديه عندما قتل ليلة امس؟ |
öldürüldüğü sırada Nicholas Faye onu takıyordu. | Open Subtitles | نيكولاس فاي كان يرتديها عندما قتل |
En azından öldürüldüğü sırada öyleydi. | Open Subtitles | على الاقل كان هو عندما قتل |
öldürüldüğü sırada, babam Burrows'un dosyasını inceliyordu. | Open Subtitles | (كان أبي يتمعّن في قضيّة (بوروز و عندما قتل |
Price öldürüldüğü sırada 20 çocuk için balon yapıyormuş. | Open Subtitles | لقد كان يصنع بالونات على شكل حيوانات لعشرين طفلا عندما قتل (برايس). |
Yargıç Vaughn öldürüldüğü sırada Loretta Nicols'ın içki içtiğini söylediği kadın. | Open Subtitles | -أجل إنها الإمرأة التي قالت (لوريتا نيكولس) أنها كانت تتناول المشاريب معها عندما قتل القاضي (فون) |
Kim'in öldürüldüğü sırada odanızda olduğunuzu ifadenizde belirtmişsiniz. | Open Subtitles | عند أخذ إفادتك قلت أنك كنت في غرفتك في ذلك الوقت عندما قتلت كيم |
Elimizde bir delil var sizden birinin ya da sen ya da kardeşlerinden birinin... annenizin öldürüldüğü sırada yanındaymış. | Open Subtitles | لدينا أدلة على أنه إما أنت أو أخوك أو واحده من أخواتك ... كان مع امك عندما قتلت |
Ama Saunders'ın Denver'daki adamı, öldürüldüğü sırada bir telefon görüşmesi yapıyormuş. Görüşmeyi tamamlayabilmiş mi? | Open Subtitles | لكن رجل (ساندرز) فى "دينفر" كان يُجرى مكالمة هاتفية عندما قُتل |
Starkel'ın kavga ettiği yapımcı, o öldürüldüğü sırada ülke dışındaymış. | Open Subtitles | علمتُ للتو أنّ المنتج الذي تشاجر معه (ستاركل) كان خارج البلاد عندما قُتل. |
Rahman Habib öldürüldüğü sırada kendi özel ikametinde olduğu doğrudur. | Open Subtitles | السيد " صلاح " كان في مقر الشرطة " وقت مقتل " رحمان حبيب |