Pahalı bir İspanyol tarzı evde ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | لا يستحق الموت في ملكية إسبانية مرتفعة الثمن. |
Öyle bir adam arenada ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | رجل مثله لا يستحق الموت في الحلبة. |
Bunun için ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | و هو لا يستحق الموت بسبب ذلك |
Beyni yıkanmış insanlar, ve onlar ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | لكن ثمّة أبرياء هنا مغسولة أدمغتهم ولا يستحقّون الموت. |
Her ne olursa olsun veya her ne yaparsa yapsın, ölmeyi hak etmiyor! | Open Subtitles | مهما كانت ومهما فعلت فأنها لا تستحق أن تموت |
Bu şekilde ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | إنّه لا يستحق الموت هكذا |
H.R.'ın bazen sinir bozucu olabildiğini biliyorum ama ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | يا رفاق، أعلم أن (إتش آر) قد يكون مزعجًا، لكنه لا يستحق الموت |
- Dur. ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | - توقف , انه لا يستحق الموت |
Birkhoff, adam sadece yanlış yolda. ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | (بيركوف)، إنّه مخطئ إنّه لا يستحق الموت |
O iyi biri, ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | لا يستحق الموت |
Milyonlarca insan ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | ملايين الناس لا يستحقّون الموت |
Sırf babası bir dolandırıcı diye ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | هي لا تستحق أن تموت فقط لأن والدها محتال. |
Maria, ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | هي لا تستحق أن تموت. |