Kültürel devrime öncülük etti ki orada Caruso ve Bessie Smith gibi sanatçılar eşit koşullardaydı. | TED | لقد قادت ثورة ثقافبة كان فيها فنانين من امثال كاروسو وبيسي سميث على قدم المساواة. |
Bu protestolar, otokratik rejimleri devirmeye öncülük etti ve kıta genelinde çok partili seçimlerin tanıtımının yapılmasına önayak oldu. | TED | قادت هذه الاحتجاجات إلى سقوط الأنظمة الاستبدادية وأدت إلى استحداث الانتخابات متعددة الأحزاب عبر القارة. |
BM birçok şeye öncülük etti. | Open Subtitles | و الولايات المتحدة قادت الطـريق .. و هو لشرفٌ لي |
İnsan haklarını savunmada, savaş karşıtı hareketlerde öncülük etti. | Open Subtitles | وكان رائداً في الحقوق المدنية والحركة المناهضة للحرب. |
Otopsiye öncülük etti. | Open Subtitles | كان رائداً في التشريح |
Konuşamamasına rağmen Andre'nin tasarrufundaki belgeler Benedict Arnold'un ihânetini ortaya çıkarmaya öncülük etti. | Open Subtitles | رغم أنه لا يتكلم الأوراق التي يحملها قادت لإكتشاف " خيانة " بينيديكت آرنولد |
Poincare'in bulduğu uydular dolaylı yoldan bugün kaos teorisi olarak bildiğimiz olaya öncülük etti. | Open Subtitles | المدارات التي اكتشفها (پوانكاريه) قادت عفوياً لما نعرفه الآن بنظرية الفوضى. |
Ve Annie Edison, Greendale'in 534 acil durumdan kurtulmasında öncülük etti. | Open Subtitles | "و (آني اديسون) التي قادت عملية إنقاذ "جريندييل و عالجت 534 مشكلة طارئة |