Gerekirse başvururuz ama gerekince, daha önce değil! | Open Subtitles | سنقوم به عند الضروره عند الضروره فقط وليس قبل ذلك |
Önce askerler çekilsin, öyle konuşuruz. Daha önce değil. | Open Subtitles | سأتحدث معهم بعد انسحاب الجنود وليس قبل ذلك |
Ben aç dediğimde açacaksın, daha önce değil. | Open Subtitles | عندما أطلب منكِ فتحها ! تفتحينها وليس قبل ذلك |
Arkadaşların hızlı olabilirler... ama benim kafanı delmemden daha önce değil. | Open Subtitles | ربما أصدقائك يصيبوني بسرعة لكن ليس قبل أن أجعل رأسك كالزورق |
Bunu ancak kontrol altına aldığımızda daha fazla inceleyebiliriz daha önce değil. | Open Subtitles | يمكننا دراسته بشكل مفصل حينما يتم أحتوائه لا قبل ذلك. |
Üç ay önce kollarıma aldım onu, on yıl önce değil. | Open Subtitles | لقد ضممتها بذراعى منذ ثلاث أشهر و ليس منذ عشر سنوات |
Ama şimdi yapıyorsunuz, savaştan önce değil. | Open Subtitles | وأنت تفعل ذلك الآن، وليس قبل الحرب. |
Ama bunu şimdi yapıyorsunuz, savaştan önce değil. | Open Subtitles | وأنت تفعل ذلك الآن، وليس قبل الحرب. |
Bonnie, "derhâl" dediğimde 5 saniye önce demektir, iki saat önce değil. | Open Subtitles | (بوني), عندما أقول "فوراً"، فإنني أعني قبل خمسة ثواني, وليس قبل ساعتين |
Lassiterlar doğması gereken zamanda doğarlar, bir gün önce değil. | Open Subtitles | يصل أطفال آل (لاسيتر) في الموعد المُحدد، وليس قبل ذلك. |
Dönüş zamanı geldiğinde ... daha önce değil Kriechbaum. | Open Subtitles | ... عندما يحين موعد عودتنا "وليس قبل ذلك "كريشبيـم |
Zamanı geldiğinde ... daha önce değil, Kriechbaum. | Open Subtitles | ... عندما يحين موعد عودتنا "وليس قبل ذلك "كريشبيـم |
Kesin bir sonuca ulaşamadan bitirmişlerdi, ama Amerika halkının gözünde çizgi romanların saygınlığına çok büyük bir hasar vermeden önce değil. | TED | انتهت بلا قرار أو إقناع، لكن ليس قبل أن تحدث ضررًا بليغًا لسمعة القصص المصورة في أعين العامة من الأمريكيين. |
Ama Angela ile konuşmadan önce değil. Böylece karını da kaybedersin. | Open Subtitles | ولكن ليس قبل أن يكون لها حوار صغير مع 00 أنجيلا 00 |
Ama Jefferson Davis 5 numune basmadan önce değil. | Open Subtitles | لكن ليس قبل أن يأمر جيفيرسن ديفيس بصنع خمس عيناتِ |
Ona söylemelisin, ama düğünden önce değil. | Open Subtitles | عليك أن أقول له، ولكن لا قبل الزفاف. |
Büyüyü bitirdiğimde alacaksın daha önce değil. | Open Subtitles | ستستعدينه حين أنهي التعويذة لا قبل ذلك |
Kötü beslenmeden ölmeden önce değil. | Open Subtitles | لا قبل أن أموت سوء تغذية. |
Fas'ın Kazablanka şehrinde iken, çok uzun zaman önce değil, genç, bekar bir anne ile tanıştım. | TED | عندما كنت في المغرب , في الدار البيضاء , ليس منذ وقت طويل , التقيت أماً شابة غير متزوجة اسمها فايزة . |
Ancak özgür olma hakkımızı kazanmadan önce değil. | Open Subtitles | لكن ليس قبل ان نرَبح الحقَّ لِكي نكُونَ رجالَ أحرارَ. |
Biliyorum. Sadece o zaman günlüğünü okuyabilirim. Daha önce değil. | Open Subtitles | أعرف، حينها يمكنني قراءة مذكراتك، ولكن ليس قبلها |
Neyse, bir süre önceydi. Çok uzun zaman önce değil ama. | Open Subtitles | بأيّ حال، لقد كان الأمر منذُ فترة ليست بالبعيدة. |