Evrende sahip olduğumuza inandığımız tüm öneme rağmen, bu Dünya olmasaydı hiçbir şeyimiz olmazdı. | TED | لكل الأهمية التي نتمسك بها في الكون، لن يكون لدينا شيئاً إذا لم يكن لهذه الأرض. |
Burası eskiden, balıkların üremesi bakımından kritik öneme sahip bir mercan ve sünger ormanıydı. | TED | ماذا كانت, كانت غابة من حيوان الأسفنج والمرجان والتي كانت مسكن شديد الأهمية من أجل نمو السمك |
General, raporlarımın biçiminin hayati öneme sahip olduğunun farkına vardım. | Open Subtitles | جنرال ، أعلم أن محتوى تقاريرى فائق الأهمية |
Kilit öneme sahip birkaç tanığı koruyamamanız benim hatam mı yani? | Open Subtitles | إنها غلطتي إنك لم تتمكن من حماية شهود مهمين |
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki Ataş Operasyonu'nda SHIELD, stratejik öneme sahip bilim adamlarını işe almış. | Open Subtitles | هذه العملية حصلت بعد الحرب العالمية الثانية (شيلد) جندت علماء ألمان مهمين |
Nesli tükenen canlıları koruma çalışmaların yanı sıra aynı öneme sahip bazı şeyleri gözden kaçırmışız gibi. | Open Subtitles | وفي الجهود التي نبذلها للحفاظ على الأنواع المهددة بالانقراض، يبدو أننا نبذل نفس القْدر من الأهمية. |
Bu çok saf ve sıkıcı bir tarih gibi gelebilir ama, son derecede büyük öneme haizdir, ürünleri toplayabilmeniz, madenleri işlemeniz, tüm bu tarihin bilgilerine dayanır. | Open Subtitles | ويبدو جاف و ممل ، ولكن من الأهمية بمكان ، وتضم الحصاد، و تصنيع المعادن ،،، |
Düşman hattında gördüklerinizi kaydedebilmek hayatî öneme sahiptir. | Open Subtitles | القدرة على وصف وتوضيح، ولقد لوحظ. ومن الأهمية بمكان، وراء خطوط العدو. |
Ki, bu bizim için hayati öneme haizdir. | Open Subtitles | -وهو الأمر ذو الأهمية الحيوية بالنسبة لنا. |
Runikler sıklıkla büyük öneme sahip nesneleri işaretlemek için kullanılırlardı, örneğin; babadan yadigâr kalan kılıçlar, bazen de mezarlıklar. | Open Subtitles | وقد كانت الأحجار الرونية تستخدم ،لتمييز الأشياء ذات الأهمية العظيمة على سبيل المثال، السيوف ،التي تتناقلها الأجيال كموروثات وأحيانا مواقع الدفن |
Ama Efendi için büyük bir öneme sahip olduğu ortada. | Open Subtitles | لكن من الواضح إنّه أمر بالغ الأهمية -بالنسبة للـ"سيّد" |
Bu toplantının büyük bir öneme sahip olduğu söyleniyor. | Open Subtitles | هذا الاجتماع على قدر كبير من الأهمية |
Hayatî öneme sahip bir durum. | Open Subtitles | إنه أمر فى غاية الأهمية |
Demiryolu çok kritik öneme sahip. | Open Subtitles | أنه موضوع بالغ الأهمية |
(R) Bence görev değişimi gerçekten evrensel bir öneme sahip bir fikir, çünkü her ne kadar gelişmekte olan ülkelerdeki kaynak eksikliği sebebiyle türemiş olsa da, bence daha iyi kaynakları olan ülkeler için de önemi oldukça fazla. | TED | الآن بالنسبة لي، "تحويل المهام" هي فكرة مهمة جدا عالميا لأنه حتى على الرغم من أنها نشأت من حالة من الافتقار إلى الموارد التي تجدها في البلدان النامية، وأعتقد أن لها الكثير من الأهمية للبلدان الغنيّة كذلك. |
Klasik dönemde çok fazla öneme sahip ve en belirgin güç konumuna gelen Atina ve Sparta gibi şehirlerin aslına bakarsanız hiçbir önemi yoktu. | Open Subtitles | الأماكن التى كانت موجودة بالفترة (القديمة مثل (أثينا) و (سبارتا الذين كان من المفترض أنهم مهمين جداً وسيصبحون أكثر القوى تميزاً |