Daima dünyadaki en önemli şeyin aile ile zaman geçirmek olduğuna inanmışımdır. | Open Subtitles | لطالما شعرت بأن أهم شيء في العالم، هو قضاء الوقت مع العائلة. |
Bana bu işte en önemli şeyin ortağına güvenmek olduğunu öğrettin. | Open Subtitles | أنت علمتني بأن أهم شيء في هذه الوظيفة هو الوثوق بشريكك. |
Bulduğunda da ne olursa olsun onu asla bırakmaman gerektiğini çünkü eninde sonunda, en önemli şeyin bu olduğunu. | Open Subtitles | وعندما تجده، تتمسّك به مهما حدث لأنه في النهاية، ذلك كل ما يهم |
Ben ne kadar dolaşırsam, asıl önemli şeyin insan olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | كثير من السفر ، كثير من الوضوح أنا أتفهم ذلك... كل ما يهم من أي وقت مضى هو الشعب |
Hayatımdaki en önemli şeyin iyi vakit geçirmek olduğuna inanırdım. | Open Subtitles | كنت أعتقد أن أهم شئ فى الحياة هو الإستمتاع بالوقت |
Juanita, hayatlarınızdaki en önemli şeyin kendisi olduğunu tekrar hissettiği anda iyileşmeye başlayacaktır. | Open Subtitles | أنها أهم شئ في حياتكما، فسوف تبدأ بالتعافي حسناً، بالتأكيد أود مساعدة ابنتي |
Şey, bilirsin, şu an en önemli şeyin sağlığınız olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | حسناً ، أتعلم ، أعتقد أن الشيء الأهم الآن هو صحتكم |
İnsanlar yaşamdaki en önemli şeyin nesneleri gerçekte ne olduklarını görmek olduğunu düşünürler. | Open Subtitles | الناس يتكلمون كثيراً كما لو ان الشيء الأهم في الحياه هو رؤية الأشياء كم هيا عليه في الحقيقه |
Bu yıl öğrendiğim tek bir şey varsa, o da hayatta en önemli şeyin ailem olduğudur. Hey, Nate. | Open Subtitles | إذا كان هناك شيء واحد تعلمته هذه السنة فهو ان أهم شيء هو عائلتي |
Bilge bir adam bir zamanlar bana hayattaki en önemli şeyin onur olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | رجلُ حكيم قال لي ذات مرة أن الشرق أهم شيء في الحياة |
Dünyadaki en önemli şeyin ne olduğunu düşünüyorsun? | Open Subtitles | ماذا تعتقدين أنّ أهم شيء في العالم؟ |
Ama bana hep en önemli şeyin kazanmak olduğunu söyledin. | Open Subtitles | ولكنك لطالما علمتني أن الفوز هو أهم شيء |
Bana hayatta en önemli şeyin aile olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | أخبرتَني... أهم شيء في الحياةِ هي العائلة أتتذكر ذلك؟ |
En önemli şeyin işim olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | توقعت بان كل ما يهم هو العمل |
Ah, şu erkekler! Gerekirse dünyayı verirler ama en önemli şeyin parmaklarının arasından kayıp gitmesine de izin verirler. | Open Subtitles | يهتموا بكل شئ فى العالم ولكنهم يتركون أهم شئ حقاً يفلت منبين أصابعهم |
O zaman benim için dünyadaki en önemli şeyin bu olduğunu anladım. | Open Subtitles | و في هذه اللحظه أدركت أن هذا هو أهم شئ في الكون بالنسبه لي |
Bazıları, en önemli şeyin içsel uyum olduğunu söyler. | Open Subtitles | هناك من يقولون: "أهم شئ هو التناغم الداخلي" |