Clarice, eğer deliller yetersizse... önyargısız olarak görevine iade edilme hakkın var... tabii bu arada olay hakkında konuşup bir şey yaparak... bunu imkansız hale getirmezsen. | Open Subtitles | كلاريس انتي تفتقري الى الدليل انتي ستؤهلي الى الاستجواب الكامل وبدون تحيز |
Kanıtları dürüstçe, önyargısız olarak tekrar gözden geçirmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تُراجع الأدلة بصراحة وبدون تحيز |
Ancak nöbetleri, hüsranları ve hiç bitmeyen hiperaktivitesinin ötesinde çok özel bir şey vardı: dünyayı önyargısız gören saf ve masum bir çocuk, hiç yalan söylemeyen bir insan. | TED | لكن ومع نوبات الغضب والاحباط وفرط النشاط اللامنتهي كان هنالك شيئ فريد: طبيعة نقية وبريئة، طفل رأى العالم من غير تحيز,انسان لم يكذب ابدا. |
Ama bunu ancak mutlak tarafsızlık ve önyargısız bakış açısıyla yapabiliriz. | Open Subtitles | و لكن سنفعل ذلك و نحن هادئين تماماً و بوجهة نظر غير متحيزة |
Ne kadar çoksa o kadar iyi olur. Raporlarınız önyargısız olmalı. | Open Subtitles | ذلك أفضل تقاريرك ستكون غير متحيزة |
Ama farkettim ki önyargısız hislerimi kabul eden insanlar vardı. | Open Subtitles | لكني وجدتُ أناساً تقبلوا مشاعري دون أيّ تحيّز |
Yargısız, önyargısız, açık fikirlilikle. | Open Subtitles | بدون حكم وبدون تحيّز |
Baba, önyargısız bir şekilde... bunun dostane bir ses olduğunu söyler miydin? | Open Subtitles | ابي بدون تحيز... هل كنت تقول انها اصوات صديقة؟ |
Bilim yalnızca önyargısız bir biçimde gerçeği arar, iyi ya da kötü. | Open Subtitles | العلم يبحث عن الحقيقة فقط بدون تحيز للأفضل أو للأسوأ "لا يقول "هل يجب أن أجد هذا؟ |
önyargısız, meraklı bir acemi. | Open Subtitles | مبتدأ ومتحمس دون تحيّز. |
önyargısız bir şekilde... ..davana dönüyorsun. | Open Subtitles | ستعود لقضيتك ...بدون تحيّز |