Benim doğum odası örneğim Çin'in çalışkan insanları yanında önemsiz kalır. | TED | مثالي في غرفة الولادة يعتبر لا شيء مقارنةً بمدى صعوبة عمل الناس في الصين. |
Burada favori örneğim yemek kitabı, "Larousse Gastronomique." | TED | ومره اخرى، مثالي المفضل هو كتاب الطبخ، لاروسي جسترونوميكيو. |
Üçüncü ve son örneğim ise bu en güzel, en müthiş olan fikir. | TED | مثالي الثالث والأخيرهو الفكرة الأجمل والأروع. |
Son örneğim ise genetik mühendisliğinin kötü beslenmeyi azaltmak için kullanılabildiğini gösteren bir örnek. | TED | المثال الأخير الذي سوف أقدمه سيكون حول استخدام الهندسة الوراثية للحد من سوء التغذية |
Şimdi, renk cesurluğu hakkındaki en sevdiğim örneğim... John Skipper adındaki bir adam. | TED | المثال المفضل على " شجاعة الألوان" شخص إسمه جون سكيبر. |
Benim favori örneğim şu: ikizlerden biri Almanya’da Nazi bir ailede bir katolik olarak büyütülüyor, diğeri ise Trinidad’da bir Yahudi ailede yetiştiriliyor. | TED | مثالى المُفضل هو زوج من التوائم , واحد منهم قد ترَبى ككاثوليكى فى عائلة نازية فى ألمانيا , الآخر قد ترَبى فى عائلة يهودية فى ترينيداد. |
Kentsel tarım -- ve bu üçüncü örneğim -- işbirliği modelini geliştirmenin bir yolu olarak kullanılabilir. | TED | الزراعة الحضرية، وهذا مثالي الثالث، يمكن أن تستخدم كطريقة لرفع نموذج العمل التعاوني. |
Bununla ilgili benim örneğim bir mücevheratçıda gördüğüm bir işarettir. | TED | ولكن مثالي عليه آرمة رأيتها في محل مجوهرات |
İkinci örneğim nispeten daha genç bir kitle için. | TED | الآن، مثالي الثاني هو لمجموعة أصغر نسبياً. |
Sınırların yaratıcılığı nasıl arttıracağına dair son örneğim yeşilden geliyor, çünkü bu garip bir renk, çılgınca bir renk ve neticede yeşil ekranları değiştirmeniz gerekiyor ve bunu nasıl yapacağınızı eninde sonunda çözmeniz gerekiyor. | TED | و مثالي الأخير لكيف القيود بإمكانها تعزيز الإبداع يأتي من الأخضر، لأن هذا لون غريب، لون مجنون، وأنت بحاجة إلى استبدال الشاشات الخضراء في نهاية المطاف ويجب معرفة ذلك عاجلاً وليس آجلاً. |
İşte benim kuantum dünyasının mantık dışılığına mükemmel örneğim. | TED | و هنا مثالي الممتاز لحدسية لعالم الكم. |
Belki de favori örneğim, üzücü olarak ilk bulunduğu sığır pisliğinin adı verilen yosun tabakası mikroorganizmasını çalışan arkadaşlarımdan geliyor. | TED | ربما مثالي المفضل يأتي من الزملاء الذين يدرسون الكائنات المجهرية في روث البقر، والتي سميت بشكل مأساوي على إسم روث البقر حيث وُجدت لأول مرة. |
Hatta, benim favori örneğim olan süperstar dişçilerimiz bile var. Bunun en çarpıcı örneği ise, kendisi gibi birer süperstar olan Rus oligarşi yöneticisi Roman Abramovich ve aslen Avrupa doğumlu Amerikalı moda tasarımcısı Diane von Furstenberg gibi süperstarların gülüşlerini yeniden tasarlayan süperstar Fransız dişçi Bernard Touati. | TED | بل هناك، و هذا مثالي المفضل، أطبّاء أسنان نجوم، أوضح مثال على ذلك هو برنارد تواتي الفرنسي الذي يهتم لتلك الابتسامة من نظرائه مثل الروسي الأ ليغاركي رومان ابراموفيتش أو مصممة الأزياء الأوروبية المولد- الأميركية ديان فون فورستنبرغ. |
Ancak benim favori örneğim, SARS salgınına 2003-2004 yıllarında verilen global tepki; SARS virüsünün gen dizilimine dünyanın her yerinden erişim sağlanmıştı. | TED | لكن المثال المفضل لدي يبقى الاستجابة العالمية التي عرفها وباء السارس بين عامي 2003 و 2004 ،و التي اعتمدت على سهولة الحصول على المعلومات حول تسلسل المورثات الكاملة ليڤيروس السارس. |
Buradaki örneğim Bali'de bu sene çıkan bir sandalye -- açıkça yerel üretimden ve kulturden etkilenmiş, orada-burada gün boyu tek bir bilgisayar ekranına çakılıp kalmadan. | TED | هذا المثال هنا هو كرسي انتج منذ عام في بالي وهو يعبر عن ثقافة الحرفيين المحليين الثالث - ان لا احكر نفسي خلف الكمبيوتر طيلة النهار ان اجول واتعرف على المحيط |
Bir sonraki örneğim bu olacak. | TED | وهذا هو المثال التالي. |
Favori örneğim; solaklarla araştırma yapan ve solakların hastalıklara, kazalara daha yatkın olduklarını ve yaşam sürelerinin daha kısa olduğunu gösteren bazı bulgular yayınlayan bir çift psikolog. | TED | مثالى المُفضل هو زوج من العلماء النفسيين كان لهم أبحاث على الأشخاص الذين يستعملون أيديهم اليسرى، وكتبوا بعض المعلومات التى تُوضح أن هؤلاء الأشخاص، فى المتوسط، أكثر حساسية للتأثر بالأمراض، أكثر عرضه للحوادث، وعمرهم الافتراضي أقل من المعتاد. |