Ve cevap evet gibi duruyor. Ve size bazı örneklerini vereceğim. | TED | و الإجابة تبدو أنها نعم. و سأعطيكم عينات مما توصلنا إليه. |
Sabah daha önce üzerinde oynanmış virüs örneklerini inceleyerek veri tabanı oluşturuyordum. | Open Subtitles | هذا الصباح كنت تخزين قاعدة البيانات ، مراقبة التلاعب مؤخرا عينات الطافرة. |
Koku örneklerini kapalı kavanozlarda saklıyorlardı. Bunlar barışçıl devrim sonrası bulundu. | TED | خزنت عينات في عبوات مغلقة وجدت بعد الثورة السلمية. |
Hugh, sana söylediğim deri örneklerini aldın mı? | Open Subtitles | هيو، هل عِنْدَكَ عينة النسيجِ من الجلدِ الذي سَألتُ عنه؟ |
Bilmiyorum. Kan örneklerini kanıt odasına ellerimle kilitlemiştim. | Open Subtitles | لا أدري، قد أدخلتُ عيّنات الدّم إلى قسم الأدلّة بنفسي |
Bu pervaneler yere yabancı kimyasallar bırakarak toprak örneklerini kirlettiler. | TED | تركت أجهزة الدفع هذه بقايا كيميائية على الأرض. مما أدى الى تسممم عينات التربة. |
Kızın örneklerini ölçümlediğimde aletim henüz test aşamasındaydı. | TED | عندما قمت بقياس عينات تلك الفتاة، كانت أداتي ما تزال في مرحلتها المبدئية. |
Hastane laboratuvar çalışanları aynı gün içinde hasta örneklerini pek çok virüs için tahlile sokabilir. | TED | لذا بوسع مختصي المختبر في المستشفى فحص عينات المرضى لمجموعة كبيرة من الفيروسات في ظرف يوم واحد. |
Değerli olduğunu sandığı bazı kaya örneklerini test için getirdi. | Open Subtitles | جلب عينات صخور للإختبار و هو مقتنع أنهم ذو قيمة عالية |
Selam, Ed, Ted. İplik örneklerini hazırladın mı? | Open Subtitles | مرحباً يا إد و يا تيد هل حصلتما على عينات القماش ؟ |
Doku örneklerini laboratuarlarımıza getir. | Open Subtitles | حاولت, ما كان ليسعد هذين الشابين خذي عينات أنسجة لمختبرينا |
Ali ve üç hükümet yetkilisinin ses örneklerini alarak başladık. | Open Subtitles | بدأنا بالحصول على عينات صوت للرجال الثلاثة وعلي |
Üç liderin ses örneklerini alıp Ali'nin kaydıyla mı birleştirdin? | Open Subtitles | لقد أخذت عينات من أصوات ثلاثة قادة ودمجتهم مع صوت علي في التسجيل |
Kan ve dna örneklerini laboratuara gönderdik. | Open Subtitles | لدينا عينات من الدم وعينة من الحمض النووي في طريقها الى المختبر. |
Adli tıp teknisyeni kan örneklerini kirlettiği için katil serbest kaldı. | Open Subtitles | تقني جنائي أطلق سراح قاتل عندما لوّث عينات دم |
Toprak örneklerini ve asmaları tahlil eder. | Open Subtitles | سيأخذ عينات من التربة والعنب انه شيئ مثل |
Kan örneklerini alalım hadi. Herbirinden 10 cc. Tamam. | Open Subtitles | ،حسناً، دعنا نجمع عينات الدم 10سنتمترات مكعبة من كل جثة |
Sizinle tartışmaktan bıktım. Renk örneklerini nereye göndereceğim? | Open Subtitles | أنا تعبت من النقاش يا شباب، متى تريدوني إرسال عينة الألوان، حسنا |
Doku örneklerini test etmeden kesin olarak bir şey söyleyemem. | Open Subtitles | لن اقول النتائج مباشرةً حتى آخذ عينة أنسجة |
Şu an o kan örneklerini veya yeni bir delil bulmak için 24 saatimiz var. | Open Subtitles | لإيجاد عيّنات الدم هذه أو إيجاد دليل جديد |
Hangi akla hizmet 2004'te test etmediniz bu kan örneklerini? | Open Subtitles | لماذا بحق الجحيم لم تختبر تلك العينات فى عام 2004؟ |
dedim ve tam iki saat boyunca küstahlığımın ne kadar incitici ve alçaltıcı olduğunun örneklerini verdiler. | TED | ولمدة ساعتين عصيبات، أعطوني أمثلة كيف أن غطرستي كانت مؤذية ومهينة. |
Üreme tüplerini ve kan örneklerini bulduk, ama hiç ceset bulamadık. | Open Subtitles | لقد وجدنا أنابيب تربية وعينات دم ولكن لم نجد أي جثث |
Şu odaya girip, kaba, türünüzün örneklerini bırakın. | Open Subtitles | اذهب إلى تلك الغرفة ، و أفرغ عيناتك في هذه الحاوية |
Domuz gribiyle salgın örneklerini karıştırabilmek için buraya girmem gerekti. | Open Subtitles | ولهذا تحتم علي المجيء هنا لمزج إنفلونزا الخنازير بعينات الإنفلونزا |
Ve her şeye rağmen hayatta kalma mücadelelerinin sıra dışı örneklerini keşfedeceğiz. | Open Subtitles | ولنكتشف بعض الأمثلة المدهشة على النجاة رغم كل الصعاب |