Ve bazı arkadaşlar bu yolda incilebilir, çok emin bir şekilde, yaptığınız için özür dileyin ama kim olduğunuz için asla özür dilemeyin. | TED | يمكن أن يتأذى البعض على مدى الطريق، لذلك، اعتذر عن أفعالك، ولكن لا تعتذر مطلقًا عن حقيقتك. |
Lütfen özür dilemeyin. Dün gece hayli eğlenceliydi. | Open Subtitles | رجاءً لا تعتذر لقد استمتعتُ بنفسي للغايةِ |
Rica ediyorum özür dilemeyin. Hepinizi büyük tehlikeye attım zaten. | Open Subtitles | لا تعتذر أرجوك فقد الحقت بكم الخطر كلكم |
Sizi diğerlerinden daha iyi kılan yetenekleriniz için asla özür dilemeyin. | Open Subtitles | لا تعتذروا أبداً على القدرات التي تجعلكم أفضل من الناس الآخرين |
Hayır, bunun için benden özür dilemeyin. | Open Subtitles | حيال المناظرة - لا , لا تعتذروا إليّ - |
(Gülüşmeler) Ve üç numaralı kural ve en önemlisi -- (Gülüşmeler) özür dilemeyin. | TED | (ضحك) ورقم ثلاثة، والأهم - (ضحك) لا تعتذر. |
Asla özür dilemeyin. | TED | لا تعتذر على ذلك إطلاقا. |
Geçmişiniz için özür dilemeyin. Gereği yok. | Open Subtitles | لا تعتذر عن ماضيك ليس ضرورياً |
Özür dilerim. Hiçbir zaman özür dilemeyin. Bu bir zayıflık belirtisi! | Open Subtitles | ، لا تعتذر هذا علامه ضعف |
Siz benim büyüğümsünüz, özür dilemeyin. | Open Subtitles | أنت كبيرنا , لا تعتذر |
Sevgili genç meslektaşım, lütfen özür dilemeyin. | Open Subtitles | عزيزي و زميلي الصغير لا تعتذر |
- Hayır, özür dilemeyin. | Open Subtitles | -لا، لا تعتذر . |
özür dilemeyin. | Open Subtitles | لا تعتذر |
Tabii, sizi çok iyi anlıyoruz. özür dilemeyin lütfen. | Open Subtitles | تعتذروا لا , لا بالطبع .. |