Bu benim yaptığım bir heykel ve bir bakıma bir şekli serbest bırakıp farklı derecelerde özgürlüğe sahip cisme dönüştürme şekli. | TED | هذا هو التمثال الذي صنعته، الذي هو وسيلة ل، نوع من ، تحرير النموذج إلى كائن لديه درجات متفاوتة من الحرية. |
ve bu yapının içinde şarkıcı yaratıcı, spontane olmak için tam bir özgürlüğe sahip. | TED | والمغني داخل هذا الهيكل له الحرية الكاملة أن يكون خلاق ، عفوي. |
Özgürlükle ilgili hikâyelerimiz şu şekilde: Genellikle, müthiş bir özgürlüğe sahip olduğumuzu düşünüyoruz. | TED | قصصنا حول الحرية تسير كالتالي: نؤمن، في الغالب، أننا نملك مقدارا هائلا من الحرية. |
"Bir sonraki başkanımız benim gibi özgürlüğe sahip olmalı... | Open Subtitles | الرئيس القادم يجب ان يملك الحرية التي امتلكتها |
Onları, özgürlüğe sahip olmanın ne kadar önemli olduğunu anlayana kadar burda tutucağım.. | Open Subtitles | أنا سوف أتركهم هناك حتى يمكنهم أن يقدروا مثل ماذا إمتلاك الحرية |
Bana ait olduğunu söylersen, kalbinin arzuladığı her özgürlüğe sahip olabilirsin. | Open Subtitles | إذا قُلتي أنكِ لي ستحظي بكامل الحرية التي يستحقها قلبك |
Sanırım bu dünyadaki tüm özgürlüğe sahip olabilirsin ama yine de seçeneğin olmayabilir durumunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يبرهن بأنه يمكنك أن تملك كل الحرية في العالم ولكن لا تملك الخيار. |
Ve sadece özgür olmanızın, özgürlüğe sahip olduğunuz anlamına gelmediğini. | TED | فكونك حر، لا يعني أنك تملك الحرية. |
14 günlük özgürlüğe sahip olacaksın. | Open Subtitles | أمامك 14 يوماً من الحرية |