Yanınızda oturan ailenizin sıcaklığını hissetmekle birlikte, kendi zihninizin içindeki maceralarda dolaşmakta özgürsünüz. | TED | نجد الدفء العائلي بالقرب من بعضنا البعض، ولكننا كنا أحرار في التجوال في عوالم المغامرات داخل عقولنا. |
- Hey, onları kazandım ben! - Acele edin! özgürsünüz, kedicikler! | Open Subtitles | لقد ربحت هؤلاء اهربوا , كونوا أحرار يا قطط |
Gitmekte özgürsünüz ama önce, size bir şey göstermek istiyorum. | Open Subtitles | أنت حر في مغادرة، ولكن أولا، أريد أن أريك شيئا. |
- İstediğinizi yapmakta özgürsünüz. - Bay Roark, burada yalnızız. | Open Subtitles | أنت حر لتفعل ما يحلو لك سيد رورك، نحن وحدنا الأن |
- şimdi, benim yaklaşımıma katılmıyorsan firma ile ilişkinizi kopartmakta tam anlamıyla özgürsünüz. | Open Subtitles | والآن إن كنت لا تتفق مع منهجي فلك الحرية التامة بقطع علاقتك بالشركة |
Kocanız bana istediğimi verir vermez, özgürsünüz. | Open Subtitles | أريد ما يعطيني زوجك حالما للذهاب حرة أنتِ |
İstediğiniz zaman arabayı durdurup gitmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | أنت حرّ لإيقاف السيارة وينصرف في أي وقت كان. |
Sadece en altı imzalayın, ve gitmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | وقّعي أسفل الورقة وحسب وستكون لكِ حرية الإنصراف |
özgürsünüz. Şimdi, nereye, çocuklar? | Open Subtitles | انتم احرار الآن ايها الرفاق الي اين تريدون الذهاب؟ |
Her neyse. Hepimiz kendi evreninize dönmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | على أية حال, أنتم جميعاً أحرار في العودة إلى عالمكم |
Tamam, mahkeme emrini kaldırdım. Arabayı kırıp açmakta ve kalıntıları almakta özgürsünüz. | Open Subtitles | حسناً، تلقيتُ أمر الإزالة القضائي أنتم أحرار لفتح السيارة وإزالة البقايا |
Kinci Tanrı'nıza sırtınızı dönün, sonra özgürsünüz. | Open Subtitles | تخلوا عن إنتقامكم في سبيل الله وتصبحون أحرار |
Ama Doğu Haven Lisesi yöneticileri şikayetçi olmadığından hepiniz gitmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | و بما أن إدارة مدرسة ثانوية هيفان لن يقدموا شكوى أنتم أحرار للذهاب |
Evet, özgürsünüz. Daha önce değilseniz yani. Tabii ki. | Open Subtitles | أجل، أنتم أحرار إن لم تكونوا من قبل، أجل سيدتي. |
Kundakçılıktan suçlusunuz, o yüzden gitmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | انت واضح انك مذنب في افتعال النيران انت حر في الذهاب |
Ondan sonra da bize yardım etmek istemezseniz, size söz veriyorum, gitmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | . إذا لا تثق فى مساعدتنا ، إذن أنت حر للذهاب . هذا وعد منى |
Mahkeme başkanı aleyhinizde yeterli kanıt olmadığına karar verdi, gitmekte özgürsünüz ama dışarıda kalabalık var, | Open Subtitles | رئيس المحكمة قرر أنه ليس هناك أدلة كافية لإدانتك وأنت حر للذهاب ولكن هناك جمهور بالخارج |
Tanığımızla uyarsa ve meşru müdafaa sayılırsa Moskova'da kalmakta özgürsünüz. | Open Subtitles | إذا كان يتطابق مع شهودنا وكان الدفاع عن النفس، أنت حر في البقاء في موسكو. |
Böyle düşünüyorsanız çekip gitmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | إذا كانت هذه هي الطريقة التي تشعر بها، أنت في الحرية للذهاب في طريقك. |
Bayan Darling, gitmekte özgürsünüz ama bir sonraki ihtara kadar ev hapsinde olacaksınız. | Open Subtitles | إنّك حرة لتذهبي يا سيّدة دارلينغ.. ولكنّك ستبقين تحت حجز إجباري في المنزل حتى إشعارٍ آخر. |
Uluslararası yolcu salonundan istediğiniz yere gitmeye özgürsünüz. | Open Subtitles | حرّ لتذهب الى أى مكان تحب فى غرفة جلوس العبور الدولية |
Teşhis koyduktan sonra hepini tartışmakta özgürsünüz. | Open Subtitles | لكم حرية مناقشة كلّ هذا بعدما أحصل على تشخيصٍ |
özgürsünüz çocuklar, eğlencenize bakın. | Open Subtitles | أنتم احرار لتكونوا سادة مُتعتكم، يا رجال. |
Arkada bağlı tonla kız var. Kontrol etmekte özgürsünüz. Hayır. | Open Subtitles | لدي العديد من الفتيات المربوطه في الخلف , لديك الحريه في البحث |
Bayan Van de Kamp ve Bayan McCluskey, ikiniz de özgürsünüz. | Open Subtitles | سيدة فان دي كامب,سيدة مكلاسكي انتما حرتان بالذهاب |
Gitmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | أنت حرٌ بالذهاب |
Tanrı' ya şükür, özgürsünüz. | Open Subtitles | -أشكر الرب على تحريركِ . |
Cadıyı öldür, geri dön ve sorumluluklarını yerine getir sonra baban ve sen gitmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | تقتل الساحرة وتعود لإنهاء واجباتك وكلاكما أنت و والدك ستكونون أحراراً |