Babam bir keresinde, iş dünyasında üç çeşit para birimi olduğunu dile getirmişti. | Open Subtitles | أبي أخبرني ذات مرة أن هنالك ثلاث أنواع من العملات في هذا العمل |
Çünkü üç çeşit ısı kullanır. | Open Subtitles | من الفرن التقليدي، لأنه يستخدم ثلاث أنواع من الحرارة |
Genelde üç çeşit mermer vardır: Beyaz, oniks ve yeşil mermer. | Open Subtitles | عموما ، هناك ثلاثة انواع من الرخام الابيض ، والجزع والاخضر |
Size başta ne demiştim? Bu yemekte en az iki yada üç çeşit şarap ve şampanya ikram edilir. | Open Subtitles | اثنان, لا ثلاثة انواع من النبيذ بالإضافة إلى الشامبانيا |
Mi madr'e üç çeşit insan var derdi. | Open Subtitles | أمي كانت تقول دائماً، بأنّ هناك ثلاثة : أنواع من البشر في هذا العالم |
Pekala, üç çeşit fiil öğrendik ve bu 40 dakikamızı aldı. | Open Subtitles | حسنا ، لذا نحن نعرف ثلاثة أنواع من الأفعال، الذي استغرقت 40 دقيقة. |
üç çeşit bayram kartı vardır Casey. | Open Subtitles | اوه ,ها قد بدأنا ,هناك ثلاث أنواع من الكروت ,كيسي |
Yedi çeşit zeka ve üç çeşit deha olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | أنت تعلم .. بأن هناك سبعة مستويات للذكاء و ثلاث أنواع من العباقرة ؟ |
üç çeşit çiçeğim var. | Open Subtitles | لدى ثلاث أنواع من الزهور |
E o zamankinde yoktu, bu yüzden üç çeşit havyar sipariş ediyor. | Open Subtitles | (إي) لم يكن حاضراً آنذاك، لكنه يطلب ثلاث أنواع من الكافيار ليعوّض ذلك |
Tamam, üç çeşit patatesimiz geliyor... | Open Subtitles | ثلاثة انواع من البطاطا قادمة |
Buralarda üç çeşit insan vardır: | Open Subtitles | هناك ثلاثة انواع من الناس : |
üç çeşit peynirle yapıyorum. | Open Subtitles | الذي أعدّه رائع جدّاً أستخدم فيه ثلاثة أنواع من الجبن. |
Aslında içi üç çeşit şurup ve soda doluydu. | Open Subtitles | لكنه كان ثلاثة أنواع من الشراب ومياه غازية |
Adı "Dokular"dı. Çünkü üç çeşit görebiliyordun. | Open Subtitles | و كانت تُسمى "التركيبة" لأن بإمكانك رؤية ثلاثة أنواع من التراكيب |