Müzakeredeki ticaret anlaşması ülkesindeki eski kafa birilerini kızdırmış. | Open Subtitles | الاتفاق التجاري يتفاوض متخلصاً من الحارس القديم في دولته |
Geniş kesimlerin beklentisi, Başkan Hassan'ın, ülkesindeki nükleer silah programını durdurduğunu açıklamasını bekliyor. | Open Subtitles | يشاع بأنه من المتوقع أن الرئيس (حسّان) سيعلن عن برنامج دولته لنزع الأسلحة |
ülkesindeki iç savaş mimarlık eğitimine çoğu kez sekte vurdu. | TED | الحرب الأهلية في بلده في كثير من الأحيان توقف تعليمه المعماري. |
Evet, Venezuela başkanının ülkesindeki kanunları değiştirmeye yetkisi olduğunu kabul ediyoruz ama bizce, bu yetkinin bu ülkedeki kanunlar üzerinde hiçbir etkisi yoktur. | Open Subtitles | لا, سنتفق أن رئيس فنزويلا يملك سلطة تغيير القوانين في بلده لكن حسب رأينا, لا يجب أن تؤثر هذه السلطة |
Adam kendi ülkesindeki bir terör olayından sorumluysa onu yayına çıkaramam. | Open Subtitles | ان كان له يد بتفجير ارهابي في بلده... ...بضحايا كثر... ...لا أستطيع... |