Burada yazılana bakılırsa, "Gülen Ejder" kendi çapında bir üne sahip. | Open Subtitles | وفقاً لهذا، التنين الضاحك لديه سمعة جيّدة |
Genç insanların ilgisini bilime çekerek bu sorunu gösterebilir. Bakın, bilim zordur, zor olduğuna dair bir üne sahip ve gerçek şudur ki, bilim zordur, ve bu 400 yıllık bilimin sonucu, öyle değil mi? | TED | يمكنه تحديدها عن طريق جعل الصغار مهتمين بالعلومن. أنظرو, العلم صعب لديه سمعة بكونه صعباً, والحقيقة هي أنه صعب, وهذه هي نتيجة 400 عام من العلم. |
Topluluğunuzun dövüş sanatı icra eden okullar arasındaki ayrımı ortadan kaldırma konusunda bir üne sahip olduğunu duyduk. | Open Subtitles | سمعنا بأن مكانكم هذا لديه سمعة في... تعزيز فنون الدفاع عن النفس على أساس إلغاء الفصل العنصري في المدارس |
Doğrusunu yaptın, çünkü o büyük bir üne sahip biri. | Open Subtitles | كنت محقا في ذلك , لأنه طبيب يحظى بسمعة عظيمة |
Bunu görebilmek için korkutucu üne sahip eski bir hayvanı görmeye geldim. | Open Subtitles | أتيت لأرى كيف كانت في حيوان قديم بسمعة مرعبة |
Topluluğunuzun dövüş sanatı icra eden okullar arasındaki ayrımı ortadan kaldırma konusunda bir üne sahip olduğunu duyduk. | Open Subtitles | سمعنا بأن مكانكم هذا لديه سمعة في... تعزيز فنون الدفاع عن النفس على أساس إلغاء الفصل العنصري في المدارس |
Gerçek bir üne sahip. | Open Subtitles | لديه سمعة طيبة للغاية |
Yüzbaşı Randall'ın belli bir üne sahip olduğu doğru ama bir subay ve bir beyefendi. | Open Subtitles | (إنه حقا كابتن (راندل لديه سمعة تؤكد ذلك ولكنه ضابط نبيل |
Bay Garrett gibi bir üne sahip olan bir mimarın, kendi evinde böyle bir şeyin olmasına izin vereceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن مهندسًا بسمعة السيد غاريت سيترك حدوث شيء مثل هذا في منزله |