Aşk bir üründür, onu bedava numuneler vererek pazarlamayın dedi. | Open Subtitles | قال ان الحب منتج لا يباع بمنح عينات مجانية |
Evet, muhteşem bir üründür. Hiçbir PC yoksun kalmamalıdır. | Open Subtitles | أجل , إنه منتج رائع لا يوجد حاسوب لا يعمل بدونه |
Şimdi size biraz sıkıcı gelebilir ama alıştığınız zaman göreceksiniz ki müthiş bir üründür. | Open Subtitles | قد يبدو هذا مملاً بعض الشيء ولكن عندما تعتاد عليه فهو منتج رائع |
Mükemmel bir üründür. Yatırımının karşılığını fazlasıyla alacağına eminim. | Open Subtitles | إنه منتج رائع أنا واثق أن الاستثمار سيعود عليك بالنفع |
Pekâlâ türev; kendi değeri başka bir şeyin yani bağlı bir aracın değerinden türeyen finansal bir üründür. | Open Subtitles | أوكي.. المشتق هو منتج اقتصادي قيمته مستمدة من قيمة شيء آخر قائم عليه |
Geleneksel olarak, yüksek öğrenim yalnızca elit kesime pazarlanan bir üründür. | Open Subtitles | تقليديًا، التعليم العالي هو منتج يتم تسويقه فقط للنخبة |
Köpek Saat iyi bir üründür Bir amaca hizmet eder Eminim ki birçok kişi tadını çıkarak | Open Subtitles | (ساعة الكلب) منتج جيد و الغرض منها مفيد و بالتأكيد سيستمتع الكثير من الناس بها |
Ürün üründür. | Open Subtitles | المنتج يبقى منتج |
İyi bir üründür. | Open Subtitles | انّه منتج رائع |