Bu, dişilerin orta yaşta tamamen üremeyi durdurmak üzere evrim geçirmelerinin nedeni olabilir. | TED | هذا قد يكون السبب في تطور الإناث للتوقف عن التكاثر في منتصف العمر |
Aslında insanlar, katil balinalar ve birkaç balina türü daha dişileri üremeyi bitirdikten sonra yıllarca yaşamaya devam eden tek türlerdir. | TED | في الواقع، البشر والحيتان القاتلة وبعض الحيتان الأخرى هي الأنواع الوحيدة التي تستمر إناثها في العيش لسنوات بعد توقفها عن التكاثر. |
Büyük don gelmeden önce üremeyi tamamlama yarışı başlıyor. | Open Subtitles | السباق محتدم لإنهاء طقوس التكاثر قبل التجمد العظيم |
Ot üremeyi engelliyor sanıyordum. Bu yüzden bıraktım. Evet. | Open Subtitles | من المفترض أن توقف الخصوبة ، لهذا توقفت عن الشرب |
Bu yüzden doğurganlığı düzene sokmak, üremeyi durdurmak için bazı deneyler yaptık. | Open Subtitles | لذا سمحنا ببعض التجارب لتنظيم الخصوبة ومنع الاستمرار بالانجاب |
Çünkü fark ettim ki, doğa yaşamın devamını sağlayabilmek için üremeyi bir mekanizma olarak icat etmişti, tam içimizden geçen ve bizi hayatın evriminde bir halka yapan bir yaşam gücü olarak. | TED | لانني ادركت ان الطبيعة اخترعت التكاثر كوسيلة للابقاء على نفسها عن طريق المضي قدماً كقوة محركة تنتقل عبر الاجيال عبر كل الكائنات |
Hadi ama, üremeyi reddeden inek gibi inatçı davranıyor. | Open Subtitles | بربك، إنها عنيدة جدًا وترفض التكاثر |
Kadınlar zorla kısırlaştırılıyorlardı çünkü "üremeyi hak etmiyorlardı." | Open Subtitles | لأنهم لا يستحقون التكاثر |
üremeyi yeniden başlat. | Open Subtitles | إعادة التكاثر |