Bu resifler ölüyor ve her şey tam anlamıyla beni üzüyor. | Open Subtitles | هذه الشعاب تموت وكلّ شيء فقط يجعلني حزينة جدا |
Benden niye korktuğunu anlıyorum ve bu beni üzüyor. | Open Subtitles | أتفهم لماذا أنت خائف مني و هذا يجعلني جدّ حزينة |
Şey, Susan, bunu söylemek inan beni de üzüyor ama ben evliliğe uygun biri değilim. | Open Subtitles | يؤلمني ان يصل الامر الى هذا لكنني لا اصلح للزواج |
Çünkü her sözümü dinliyormuşsunuz gibi gelmiyor bu da beni fazlasıyla üzüyor. | Open Subtitles | لاني اعتقد بأنكم لا تطيعون اوامري طوال الوقت وهذا يجعلني حزين جداً |
Çünkü orada mor, katı ve şişmiş bir şekilde yatıyor olmanız düşüncesi beni çok üzüyor. | Open Subtitles | لأنه فقط فكرة إستلقائك هناك متوردة الوجه، جامدة، منتفخة فقط تجعلني حزيناً جداً |
Mesela ben başkaları aptal olduğu için ağlarım ve bu beni üzüyor. | Open Subtitles | على سبيل المثال, أنا أبكي لأن الآخرين أغبياء فذلك يشعرني بالحزن |
Sizi veya başka bir centilmeni bekletmek beni çok üzüyor. | Open Subtitles | يحزنني لإبقائك أنت أو أياً من السادة منتظرين |
Bu konuda çok açık ve sıkça konuşan annemi de üzüyor. | Open Subtitles | هذا يزعجني و يزعج أمي أيضا و التي تعلق على هذا الموضوع بتكرار و حيويه |
Ve bu beni oldukça üzüyor çünkü işlerin yolunda gitmediğini görmekten yoruldum ve sıkıldım artık. | TED | وهذا يجعلني حزينا جدا، لأنني سئمت وتعبت من الأشياء التي لا تعمل. |
O diğerleri gibi değil. Sierra'yı sürekli üzüyor. | Open Subtitles | ليس كالآخرين, إنه يجعلها حزينة مراراً وتكراراً |
Ağlamamın nedeni yüzünü her gün göremeyeceğimi bilmek beni çok üzüyor. | Open Subtitles | انا ابكي فقط لأني يجعلني حزينة التفكير اني لن أرى وجهك كل يوم |
Yalancı bir pislik olduğundan seni kandırmanın çok kolay olması beni üzüyor. | Open Subtitles | إنَّه يجعلني حزينة , عندما يكونُ من السهلِ أن أخدعكَ لتكذب لأنَّك شخصٌ تكذِب من أجلِ أن ترتاح. |
Ama seni böyle görmek beni üzüyor. | Open Subtitles | ولكنه يؤلمني أن أراك هكذا و يجب أن تفكر في المستقبل |
Sana bunu söylemek beni üzüyor ama sana gülüyorlar. | Open Subtitles | يؤلمني أن أخبرك بذلك ولكنّهم يضحكون عليكِ |
Bu harika, bu güzel maceranın birgün biteceğini bilmek beni çok üzüyor. | Open Subtitles | إن هذا يجعلني حزين جداً حيث أن عليه أن ينتهي في يوم ما هذه.. هذه الحمامة، إنها جميلة |
Bu beni hem gururlandırıyor hem de ergenlik öncesi çocuksu karizmanı kaybettiğin için de üzüyor. | Open Subtitles | ،يجعلني فخور ،وبنفس الوقت حزين أنك فقدت سحر صبيانيتك القاصرة |
Bu beni çok kızdırıyor ve çok üzüyor, hem de aynı anda. | Open Subtitles | هذا يجعلني غاضباً جداُ و حزيناً بنفس الوقت |
Onu acılar içinde görmek beni çok üzüyor. | Open Subtitles | أشعر بالحزن الشديد عندما أرآها تتألم من المرض |
Bu beni üzüyor, efendim. | Open Subtitles | يحزنني ذلك يا سعادة القاضي، لأن هذا الرجل قد صلح حاله |
Benim canımı pek sıkmıyor ama annemi çok üzüyor bu durum. | Open Subtitles | ذلك لا يزعجني حقًا، لكن أمي كل شيء واقع برأسهَا. |
Tüm bu olanlar beni çok üzüyor ve neden olduğunu tam bilemiyorum ve bu kokudan çok midem bulansa da çok da acıktım. | Open Subtitles | و الامر كله يجعلني حزينا جدا و انا لست متأكدا حتى و اشعر بالغثيان من تلك الرائحة لكنني جائع جدا |
senin taşınıyor olman beni üzüyor. | Open Subtitles | أنا حزينه لأني أراكم تنتقلون جميعاً |
Umrunda mı bilmiyorum ama bu durum beni çok üzüyor. | Open Subtitles | لا أعلم إن كان ذلك يهمكِ, لكن... هذا يفطر قلبي |
Ve bu beni üzüyor. | Open Subtitles | حتى أنك عدواني ...و هذا الأمر يجعلنني تعيساً |
Tüm dünyanın gözleri üzerimizdeyken yasal süreçlerimizin ve adli sistemimizin ne kadar sağlam olduğunu gösterememiş olmamız beni çok üzüyor. | Open Subtitles | بعيون العالم المفتوحة علينا، يُحزنني أن أقول إننا غير قادرين على أظهار القوة العظيمة لعمليتنا القانونية و نظامنا القضائي. |
Kanının aktığını görmek beni çok üzüyor. | Open Subtitles | هذا يُؤلمني عندما أراك تنزف ... |
Tanrım, fazla insanın pumaları bilmemesi beni çok üzüyor. | Open Subtitles | ،رباه، ذلك يثير حزني أن الكثيرين لا يعرفون بأمر الفهود |
Kitty, bu hayat değişikliği seni üzüyor biliyorum ama daha yeni şarap aldık zaten. | Open Subtitles | كيتي) أعلم أن هذه المرحلة) التي تمرين بها تزعجك لكن لقد اشترينا النبيذ ليلة أمس |