Şansımıza kuyumculuk geçmişim olduğu için bu harikayı tamir etmeme olanak sağladı. | Open Subtitles | هذا صحيح لحسن الحظ خبرتي كصائغ ذهب مكنتني من اصلاح هذا العطل |
Şansımıza kendimiz hakkında bilgileri yakalamada iyi olduğumuz bir zamandayız. | TED | و لحسن الحظ لنا، نحن نعيش في زمان و نحن بشكل لا يصدق جيدين في التقاط معلومات عن انفسنا |
Çok kolay bulaşıyor olmasına rağmen Şansımıza orta derecede güçlüydü. | TED | كان سهل الإنتقال, و لكنه ضعيف لحسن الحظ. |
Şansımıza zihinsel duyarlılık ve sağduyu nadiren aynı pakette gelmiş. | Open Subtitles | لحسن حظنا البراعه العقلية والحس السليم تأتي من نفس المصدر |
# Şansımıza ki bizi biz yapan şeyleri olumlu gösterebilen bizi güldüren ve ağlatan bir adam var. # | Open Subtitles | ♪من حسن الحظ ان هناك رجل يستطيع بإيجابية ان يفعل ♪ ♪ كل الأشياء التي تجعلنا ♪ ♪نضحك ونبكي♪ |
İyi Şansımıza nezaketsizce ödeme yapamayız. Karanlığı davet eder. | Open Subtitles | لا يمكننا مجازاة حسن حظنا بالكراهية فهذا قد يوقعنا بالظلام |
Şansımıza bu seneki virüs saldırgan değildi. | TED | لحسن الحظ, إنفلوانزا هذا العام كانت خفيفة. |
Şansımıza hava kuvvetlerimiz, düşmanınkinden üstündü. Aksi halde bozguna uğrayabilirdik. | Open Subtitles | و لحسن الحظ أن قواتنا الجويه كانت متفوقه على مثيلتها عند العدو وقتها والا كانت نهايتنا |
Şansımıza, ülkemizde bir çok kale var. | Open Subtitles | لحسن الحظ هناك الكثير من القلاع في بلدنا |
Ama Şansımıza senin ikimize yetecek kadar var. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ لديك قدر كافي من المخيلة عنا نحن الاثنان |
Ama Şansımıza senin ikimize yetecek kadar var. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ لديك قدر كافي من المخيلة عنا نحن الاثنان |
Şansımıza örnek tam bir genetik inceleme için yeterliydi. | Open Subtitles | لحسن الحظ كانت العينه جيده بما فيه الكفايه للتجارب الجينيه |
Şansımıza, yolculuğa yetsin diye bir haftalık süt pompalamıştı. | Open Subtitles | لحسن الحظ, انها ضخت لاسبوع لتعطينا ما يكفى الرحلة. |
Şansımıza, bir kaç mustang kurtuldu, dağların orada saklanarak. | Open Subtitles | لحسن حظنا أن قليل من الموستانج قد نجت .. مختبئه فى الجبال. |
Şansımıza PriceCo oduncu gömleğinin ipliklerini orada bırakmış. | Open Subtitles | لحسن حظنا لقد ترك خلفهُ أليافاً لقميص خفيف من صنع رخيص |
Bütün numaralarından aradık seni! Şansımıza çağrı numarandan ulaştık. | Open Subtitles | لقد جربت كل أرقامك ومن حسن الحظ أننا وجدنا هذا الرقم |
Şansımıza bizi güldüren ve ağlatan her şeyi olumlu anlatacak bir adam var. | Open Subtitles | من حسن الحظ هنالك رجل يمكنه بشكل ايجابي فعل كل الأشياء التي تجعلنا نضحك ونبكي |
Şansımıza, Bob hayvanat bahçesinde Frank'e bir iş buldu. | Open Subtitles | من حسن حظنا أنه وجد عملاً مع بوب فى حديقة الحيوانات |
Şansımıza geriye yalnızca bir gün kaldı. En iyisi bu seneden ümidi kesip yardım gelmesini beklemek. | Open Subtitles | لحسن الحظّ لم يتبقّ سوى يومٍ على نهاية الاختبار، فخيرٌ لنا اِنتظار مساعدتهم. |
Biz dört kişiydik, bir değil, ve Şansımıza erkek yoktu | TED | كنا أربعة، وليست واحدة ، ولحسن الحظ بلا أولاد ذكور. |
Şansımıza, iz bulmak da senin iyi olduğun bir konu. | Open Subtitles | لحسن حظّنا أنت بارعة جدًّا في كشف التخفّي. |
Şansımıza bir tanesi Soho Regency Spa. | Open Subtitles | " ولحسن حظنا أحدها هو منتجع " سوهو ريجنسي |
Şansımıza, bu işteyim. | Open Subtitles | لا ، لحظنا ، كنت مطلع |
Şansımıza Campbell kontrolü ele almış. | Open Subtitles | نحن محظوظون بان كامبل هنا تولى زمام الامور |
Şansımıza, emekli oldu ve dışarıda bir şeyler arıyor. | Open Subtitles | من حظنا,لقد تقاعد وخرج يبحث عن شيء ما |
Görünüşe bakılırsa, Şansımıza madde ile antimadde arasında ufacık bir asimetri vardı. | TED | يبدو أننا كنا محظوظين لحد ما لوجود عدم تناسق بسيط موجود بين المادة والمادة المضادة. |
Şansımıza, katilin tırnaklarının altında tebeşirimsi birşeyler varmış. | Open Subtitles | الحظ بالنسبة لنا، وكان القاتل شيء طباشيري تحت الأظافر. |