Sevgili güzel Londra'da kısa bir tatil yapmayı umardım ama şans yok. | Open Subtitles | كنت أأمل فى اجازة قصيرة من لندن القديمة, ولكن لا حظ لى |
Hayır, şans yok, Oscar. | Open Subtitles | لا , لا حظ يا اوسكار |
- şans yok. - Kahretsin. Sorun nedir? | Open Subtitles | لا حظ - اللعنه - |
Sürekli bir yayın. Başa sarmak, ikinci şans yok. | Open Subtitles | انه مسار (فيض) ثابت لا يوجد ترجيع لا فرص ثانية |
Pekala. Başka şans yok. | Open Subtitles | حسنا ، لا فرص أكثر |
Arkadaş olmamız için hiçbir şans yok değil mi? | Open Subtitles | ليس هناك فرصة أننا سنكون أصدقاء أليس كذلك؟ |
İkinci bir şans yok. | Open Subtitles | لا نمنح فرصاً ثانية. |
İyi şans yok. | Open Subtitles | لا حظ جيد |
Kötü şans yok. | Open Subtitles | لا حظ سئ |
şans yok! | Open Subtitles | لا حظ! |
Bu sefer ikinci bir şans yok. | Open Subtitles | لا فرص ثانية هذه المرة |
Yani, sana göre, insanların evrenin duyarlı nesneleri, neşenin, sevginin, mutluluğun ve umudun merkezi olmaları gibi bir şans yok mu? | TED | أقصد، بتفكيرك الخاص ليس هناك فرصة حيث ماهية غاية البشر هي بأن يكونوا الأشياء العالمية الحساسة، ليكونوا مركز المرح والحب والسعادة والأمل؟ |
Hiç şans yok, değil mi? | Open Subtitles | ليس هناك فرصة حتى , صحيح ؟ |
İkinci bir şans yok. | Open Subtitles | لا نمنح فرصاً ثانية. |
- İkinci şans yok. | Open Subtitles | لا نمنح فرصاً ثانية. |