şarap ve pastırmalı sandviçten kaçınıyorum etli ve tereyağlı fırında pişirilmiş patatesten ve çilekli pasta ve peynirli kekten. | Open Subtitles | لهذا فإننى أتجنب النبيذ و ساندوتشات البسطرمة و البطاطس بالزبد و لحم الخنزير المقدد |
Hadi, benim eve gidelim ve pandisspanya ile biras şarap ve... | Open Subtitles | و الآن دعونا نذهب إلى منزلى ونأكل كعكة إسفنجية ونشرب قليلا من النبيذ .. و .. |
En kötüsü. Bir şişe şarap ve bir pipoya konuşuyormuşsun gibi oluyor. | Open Subtitles | الأسوأ اطلاقا كانك تتحدثين مع كأس نبيذ و شخص ممل |
Size et, şarap ve müzik verdim ama size hak ettiğiniz konukseverliği sergileyemedim. | Open Subtitles | لقد أعطيتك اللحم والنبيذ والموسيقى ولكن لم أريك الضيافة التي تستحقها 597 00: |
Garson elinde şarap ve özel yemek aletleriyle göründüğünde onları buraya getiren ritüelin başlamak üzere olduğunun kesin kanıtı olur. | Open Subtitles | عندما يظهر النادل يحمل الخمر و تنفذ الطعام خاصة, فمن المؤكد ل توقيع السياح لدينا قريبا تبدأ الطقوس التي جلبت لهم هنا. |
Biraz daha şarap ve hindi? | Open Subtitles | المزيد من النبيذ ولحم الديك؟ |
Soğuk lahana, şarap ve börek isterdim. | Open Subtitles | دجاج ونبيذ وكعك، هل يمكنك أن تجلب لي ذلك؟ |
Yataklarda yatılmış, şarap ve alkoller kayıp golf arabası da balık ve çöp dolu. | Open Subtitles | أحداً قد نام فوق الأسرة، النبيذ والشراب مفقودان، وعربة الجولف مليئة بالسمك والقمامة هل يشرح ليّ أحدكم ؟ |
Peki, şarap, ve sadece bir cam vardı, ama yine de. | Open Subtitles | حسناً ، لقد شربت النبيذ و كأس واحد فقط ، لكن على أية حال |
Ayrıca şarap ve peynir hakkında her şeyi biliyor ve her hafta Katy'ye çiçek gönderiyor. | Open Subtitles | بالأضافة أنة يعلم كل شىء حول النبيذ و الجبنة و كل أسبوع يُرسل لكايتى أزهاراً |
Bu akşam müzik, şarap ve dans festivalinde bizlere katılacaksın. | Open Subtitles | سوف تنضمين اليوم لإحتفالنا الموسيقى النبيذ, و الموسيقى الراقصة |
Çiçekler, şarap ve mumlar bu dünyada bütün masalarda var mı sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظن بأن الورود و النبيذ و الشموع موجودين على كل الطاولات في هذا العالم؟ |
Ben sizi, bol miktarda şarap ve güneşin sayesinde şaşırtıcı derecede güzel ciltlere sahip yaşlı insanlar olarak görüyorum. | Open Subtitles | حسناً، أراكم كمجموعةٍ من المسنّين ذوي بشرةٍ نضرة مقارنةً بكميّة النبيذ و الشمس التي تتعرّضون لها. |
Bir şişe şarap ve iki kadeh. Biraz ekmek getireceğim. | Open Subtitles | بعض النبيذ و كأسين و ساحضر لكم بعض الخبز |
Chuck Close sergisinde beleş şarap ve peynir var-- | Open Subtitles | يوجد نبيذ و جبن مجانا في معرض "تشك كلوس" الفني الإستعادي |
Peynir ve hamur kokusu alıyorum, ekşi bir şarap ve leylak parfümü. | Open Subtitles | أنني أشم الجبنة و المعكرونة نبيذ و... عطر الأرجوان |
Anket yaparsanız ilk üç cevap şöyle olurdu: Aşk, şarap ve mızmızlanma. | TED | إذا ما أجريت اقتراعاً، قد تكون الثلاث إجابات الأولى هي: الحب والنبيذ والأنين. |
Anne sütünü inceleyen makalelerin sayısına odaklandığımızda, kahve, şarap ve domates hakkında çok daha fazla şey bildiğimizi görüyoruz. | TED | وعندما ندقق النظر في عدد المقالات التي تبحث فقط في حليب الأم، نجد أننا نعلم أكثر بكثير عن القهوة والنبيذ والطماطم. |
Yani, deniz kasabasında çokça eş değiştirmeler, bol bol şarap ve peynir vardı. | Open Subtitles | .الكثيرمن زوجةفيمقاطعةالبحارة. و الخمر و الجبن |
Biraz daha şarap ve hindi? | Open Subtitles | المزيد من النبيذ ولحم الديك؟ |
Kale, şarap ve hayallerinin kadını bir arada olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك آخاديد مائيه ونبيذ وإمرأه أحلامك |
Senden menüyü, şarap ve kokteyl menülerini indirmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريد منكِ تحميل قائمة الطعام والشراب وقائمة الكوكتيل |
İksirin etkisiyle, şarap ve seks dürtüleri harekete geçiyor. | Open Subtitles | له تأثير المخدرات و النبيذ ويشجع على ممارسة الجنس وبذلك تتكون السيطرة الكاملة |
Bekar bir gencim sonuçta, beyaz şarap ve avokado ile yaşıyorum. Sağ ol. Bence sen George'a çok benziyorsun. | Open Subtitles | كـ شاب أعزب, أنا أعيش على النبيذ الأبيض والأفوكادو رائع أتعرفين, انتي تشبهين جورج كثيراً |
Merhaba! şarap ve votkayı karıştırmama kampanyasının yüzü. | Open Subtitles | مرحباً، ملصق طفل لعدم الخلط النبيذ مع الفودكا. |