Dediklerimi boş verin. Yanlış alarm. Berbat şekilde şarkı söylemeye devam edebilirsiniz. | Open Subtitles | لا يهم يا قوم، إنه إنذار خاطئ رجاءً، واصلوا ذلك الغناء البشع |
Kısa boylu esmer İrlandalı. Fazla konuşmazdı. şarkı söylemeye bayılırdı. | Open Subtitles | ايرلندي قصير ، متجهم ، لا يتحدث كثيرا لكن يحب الغناء كثيرا |
Sonra yanındaki adam da şarkı söylemeye başlar. Biraz sonra sen de şarkı söylüyorsundur. | Open Subtitles | وعندما يبدؤون الغناء وهم بجانبك فلا يمكنك إلا أن تغنى أيضاً |
Balinalar şarkı söylemeye devam edebilirlerse ve dinlemeye devam edebilirsek, belki bir gün gerçekten ne dediklerini anlayacağız. | TED | إذا استمرت الحيتان بالغناء واستمرينا نحن بالإنصات، فربما يومًا ما سنفهم حقًا ما تقوله. |
Onu izleyen kısa bir sessizlikte birden, şarkı söylemeye başladı. | Open Subtitles | وأثناء فترة الصمت القصيرة قبل أن يبدأ الشريط التالي صدحت فجأة بالغناء |
Hey, bu şanslı çocuklara şarkı söylemeye hazır mısın? | Open Subtitles | إستعد للغناء من أجل هؤلاء الأولاد المحظوظين؟ |
O gece, ızgaraları getirdiğimde bayan da yatakları getirmiş ve alkışlayıp, şarkı söylemeye başlamıştı. | Open Subtitles | تلك الليلة عندما كنت أجهز المشاوي ..و عندما وصلتما عندما أحضرت السيدة الفراش و بدأت تصفق و تغني |
- Yukarıdaydı! - şarkı söylemeye çalışan çocuk. | Open Subtitles | ـ لقد كان في الطابق العلوي ـ الرجل الذي حاول الغناء |
Şimdi şarkı söylemeye başlayacaksın. Benim sesimi bastırmaya çalışmak için böyle yapıyor. | Open Subtitles | الآن ستبدأ فى الغناء يفعل هذا ليحاول أن يحجب صوتى |
Ne zaman şarkı söylemeye kalksak ağlıyordun. | Open Subtitles | في كل مرة كنا نبدأ الغناء كنتِ تبدأين في الصراخ والعويل |
Elflerin nasıl dans etmeye ve şarkı söylemeye zorlandıklarını biliyor musun? | Open Subtitles | تعرفي حال كلّ الاقزام هل إجباري الغناء والرقص؟ |
Başkasının ses tellerini kullanarak kendi sesiyle şarkı söylemeye çalışıyor. | Open Subtitles | انه يحاول الغناء بصوته الخاص يستخدم في هذا احبال صوتيه لشخص اخر |
Sessizlik seni çevrelediğinde, ruhun şarkı söylemeye başlayabilir. | Open Subtitles | عندما يسطير عليكِ هذا الصمت، عندها ستتمكن روحك من الغناء. |
Yeniden şarkı söylemeye karar versem bile, sahneye çıkınca ne diyeceğimi bile bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف حتى أذا كان يمكنني الغناء مجدداً إذا وقفت على المسرح لن أعرف ما أقول |
Onu izleyen kısa bir sessizlikte birden, şarkı söylemeye başladı. | Open Subtitles | وأثناء فترة الصمت القصيرة قبل أن يبدأ الشريط التالي صدحت فجأة بالغناء |
Bir bu eksikti! Ayıklar da şarkı söylemeye başladı! | Open Subtitles | هذا ما ينقصني، أن تبدأ الناس الصاحية بالغناء |
Annen hızını anlarsa işimi bitirir ve koroda şarkı söylemeye başlarım. | Open Subtitles | لأنه لو اكتشفت والدتك مدى سرعتك ، سينتهي بي المطاف بالغناء السوبرانو مع كورال اطفال فيينا. |
Seni gözlemleyip şarkı söylemeye hazır olduğunda sana bildireceğim. | Open Subtitles | لكن سأُبقي عيني عليك وسأخبرك عندما تكونين مستدعة للغناء مرة اخرى. |
aslında, hediylerinizi almak için ağaçın altına gelirsiniz ve şarkı söylemeye hazır olursunuz ve ondan sonra giyinmeden ve banyo yapmadan kahvaltı için hazirlanırsınız Baba nın herşeyi berbat ettiği hariç | TED | في الواقع كنت تستطيع النزول الى الشجرة و الحصول على هديتك و التاهب للغناء, ثم الاستعداد لتناول فطور الصباح بدون حتى ان تستحم او ان ترتدي ملابسك, غير ان والدي افسد كل شيء. |
Eğer benimle bir daha bu şekilde konuşursan sana öyle bir tokat atarım ki götünden şarkı söylemeye başlarsın. | Open Subtitles | سألغي الحجز وإذا تحدثت معي بتلك الطريقة مرة أخرى سأصفعك بشدة إلى درجة تجعلك تغني من مؤخرتك |
İçip şarkı söylemeye başlıyor, sonra da kendini kaybediyor. | Open Subtitles | فهو يشرب و... يغنّي و... فقط يفقد عقله . |
Bu sabah kanal tedavisi gördüğü dişçi koltuğundan kalkıp ve buralara kadar sizlere şarkı söylemeye geldi. | Open Subtitles | كانت عند طبيب الأسنان هذا الصباح حيث ذهبت لعلاج قناة الجذر وأتت إلى هنا لتغني لكم |
Macarena'nın sözleriyle şarkı söylemeye çalışmak gibi. | Open Subtitles | لا يستطيعون تقليد اللغة بسهولة انها مثل محاولة غناء كلمات الماكارينا |
Bir tek ben varım. Daha doğrusu, onunla birlikte şarkı söylemeye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا بمفردي بالحقيقة أنا هنا لأغني معها |