İşte elimizde bu var. faziletin ve güvenilirliliğin ve şeffaflığın esas muhafızlarının açığa çıkarıldığı bir durumdayız. | TED | لذا هنا لدينا. لدينا حالة فيها الضمانات الأساسية للنزاهة والمساءلة و الشفافية تم تجاهلها جميعاً. |
şeffaflığın korkuyu geçirebileceğine inanıyoruz. | TED | نحن نؤمن أن الشفافية قد تكون علاج الخوف. |
Başarılı olabiliriz, çünkü daha önce başardık. şeffaflığın bize güveni getireceğini biliyoruz. | TED | نستطيع الوصول هناك، لأننا كنا هناك سابقًا، ونعلم أن الشفافية ستوصلنا إلى تلك الثقة. |
Hep birlikte, dünyadaki görüşü harekete geçirip, kanunu değiştirip, iş dünyasında şeffaflığın, olduğu bir çağ yaratalım. | TED | دعونا سويةً نشعل الرأي العام العالمي ، ونغير القانون ، ونبدأ عصراً جديداً من الانفتاح في الأعمال . |
Sıkça yüzleştiğimiz ikinci belirsizlik etkileşimlerimizde şeffaflığın olmaması. | TED | النوع الثاني من الشك الذي نواجهه كثيرًا هو عدم توفر الشفافية في تعاملاتنا. |
Mahkemede, lehlerine karar açıklandıktan sonra aynı gruplar şeffaflığın korunmasını engellemek amacıyla büyük miktarda paralar harcıyorlar. | Open Subtitles | وبعد أن حكمت المحكمة لصالحهم, تلك المجموعات أنفقت الكثير من الأموال لمعارضة جهود لتوفير الشفافية |
Beyaz Saray baskının olduğu geceden bir fotoğraf yayınladı bu belki de şeffaflığın resmiydi. | Open Subtitles | نشر البيت الأبيض صورة من ليلة الغارة، ربما كنوع من الشفافية. |
şeffaflığın 3.haftasındayım, ve şuanda 2,308,007 izleyiciye ulaştık. | Open Subtitles | نحن في أسبوعنا الثالث من الشفافية ولدينا 2,380,007 مشاهد |
Lütfen doğrunun arkadaşı ve şeffaflığın şampiyonu olan Bay Channing McClaren'a hoşgeldin diyelim. | Open Subtitles | آمل منكم أن ترحبوا بصديقي (وصديق الشفافية السيد (شاينينغ ماكلرين |