Birbirimize güvendiğimiz ve birbirimize tutunduğumuz sürece her şeyin iyi olacağını söylemiştin. | Open Subtitles | قلت لنا طالما اننا نثق ببعضنا و تضامنا سيكون كل شيء بخير |
Dinle, öyle acele gittiniz ki her şeyin iyi olduğundan emin olmak istedim. | Open Subtitles | لقد غادرتا في عجلة من أمركما أردتُ أن أتأكد أن كل شيء بخير |
Şimdi nineni ara. Baban her şeyin iyi olacağını söyleyecek. | Open Subtitles | الآن اتصل بجدتك في المستشفى، سيخبرك أبوك بأن كل شيء بخير. |
Düşünmediğin ve ilgilenmediğin müddetçe her şeyin iyi olacağını düşünüyorsun. | Open Subtitles | تظن أن كل شيء بخير طالما لا تفكر به ولا تتعامل معه |
Her şeyin iyi olduğunu söylemek içn aramıştım. | Open Subtitles | أَنا أتيت لأقول ان كل شيء بخير. |
Her şeyin iyi olduğunu söylememin tek yolu... vaRoluŞ'u dost canlısı biriyle oynamak. | Open Subtitles | ..الطريقة الوحيدة التي يمكنني أن أجزم بها أن كل شيء بخير .هي بلعب "إكسزتانس" مع صديق مقرّب |
Her şeyin iyi olduğunu göreceksin ama hiçbir şey değişmeyecek. | Open Subtitles | سترى أن كل شيء بخير ولكن لن يتغير شيء. |
Hiçbir şeyin iyi olmadığını anlayana kadar bin kere iyiyim der ve bir bakarsın kapı yüzüne kapanmış. | Open Subtitles | تحصلين على ألف "أنا بخير" قبل أن تدركي أنّ لا شيء بخير وأنّك تُطردين. |
Her şeyin iyi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أن كل شيء بخير |