Dile getirmesem bile bir şekilde yaptığım şeyin yanlış olduğunu biliyordum. | TED | حتى بدون أن تقال بصوت عالي عرفت بطريقة ما أن ما كنت أفعله كان خاطئًا |
Yaptığım şeyin yanlış olduğunu biliyordum öğrendiğim ve çocuklarıma öğrettiğim tüm ilkelere aykırı bir şeydi ama yabancı bir mekânda, etrafım yabancı insanlarla doluydu. | Open Subtitles | علمت بان ما أفعله كان خاطئًا.. ضد كل ما تعلمته وكل ما علمته أطفالي ولكنني كنت محاط بغرباء لا أعرفهم وبمكان لا أعرفه |
Başını eğdi ve söylediği şeyin yanlış olduğunu anladı ve tüm ekibin önünde, özür dileyerek şunu söyledi: "Bunu ben daha iyi bilmeliyim. Ben Meksika-Amerikalıyım. | TED | نظرت إلى الأسفل وقد أدركت أنها قالت أمرًا خاطئًا. وأمام كامل الفريق الطبّي، اعتذرت وقالت، "يجب أن أكون أكثر إدركًا، أنني أمريكية من أصلٍ مكسيكي. |
Yaptığın şeyin yanlış olduğunu biliyoruz ama asıl soru düzeltmek için ne yapacaksın? | Open Subtitles | أنت تعلم أن ما فعلته خاطئاً. السؤال هو، كيف ستقوم بتصحيح الأمور ؟ |
Çünkü izlediği amaçlara ilişkin bir şey öğrenir, çünkü yapmış olduğu şeyin yanlış olduğunu öğrenir. | TED | لأنّ الروبوتَ سيكونُ قد تعلّمَ مِن هذهِ التجربة بأنّهُ قد فعلَ شيئاً خاطئاً. |
"Söylediğim her şeyin yanlış olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | خارج ثوبك". "كل شيء أقوله تظنيه خاطئاً". |
Baban, yaptığım şeyin yanlış olduğunu düşünüyor olabilir. | Open Subtitles | ربما يظن أبيك أن ما فعلته خاطئاً |
Bree yapmak üzere olduğu şeyin yanlış olduğunu biliyordu, ama tıpkı çoğu günahkarlar gibi, suçunun sonuçlarını yarın düşünecekti. | Open Subtitles | كانت تعرف (بري) أن ما تقدم عليه خاطئاً لكن ككل المذنبين ستقلق بشأن إثمها غداً |
"Söylediğim her şeyin yanlış olduğunu düşünüyorsun. Arkanı dön." | Open Subtitles | "كل شيء أقوله تظنينه خاطئاً". |
"Söylediğim her şeyin yanlış olduğunu düşünüyorsun." | Open Subtitles | "كل شيء أقوله تظنيه خاطئاً". |