Amanda ve ben Kassell'da bir şeyleri doğru yaptık. | Open Subtitles | اماندا و انا فعلنا الشيء الصحيح لـ كاسيل. |
Bir şeyleri doğru yapıyor olmalıyız. | Open Subtitles | حسناً ، لابدّ أننا نفعل الشيء الصحيح |
Leo, Lommers'ın seni susturmaya çalışıyor olması bir şeyleri doğru yaptığını gösterir. | Open Subtitles | ليو)، حقيقَة أن (لومرز) تُحاول إيقافُك) هذا يعني أنّك تفعَل الشيء الصحيح. |
Bazı şeyleri doğru yapmalıydık. | Open Subtitles | فكرت انه يجب ان نفعل شيئاً صحيحاً |
O zaman bir şeyleri doğru yapmışım demektir. | Open Subtitles | إذاً، لا بد وأني فعلت شيئاً صحيحاً |
Hipiler bazı şeyleri doğru anlamışlar. | Open Subtitles | أخيراً فعلت شيئاً صحيحاً |
Bir şeyleri doğru yapıyoruz demektir, ha? | Open Subtitles | فلابد اننا نفعل شيئاً صحيحاً |