Ya açıklık, bir şirketteki eşitlik ve işbirliği duygusunu arttırırsa? | TED | ماذا إذا زاد الكشف الإحساس بالإنصاف والتعاون حقاً داخل الشركة. |
Siz ikiniz uzun süredir birliktesiniz. Bu şirketteki en önemli müşteriler bende. | Open Subtitles | أنتما الأثنان غبتما لوقت طويل , معظم العملاء المهمين فى الشركة لى. |
O, şirketteki hisseleriniz karşılığında sana sermaye veriyor ve senin koltuğuna oturuyor. | Open Subtitles | هو سيعطيك مكانا للعمل بمقابل حصة في الشركة ومقاعد في مجلس الادارة |
şirketteki iş ortağım Patty Hewes'ün mali durumumdan hiç haberi olmadı. | Open Subtitles | شريكتي بالشركة باتي هيوز ظلّت غير مدركة كلّيًا لوضعي المالي |
Bay Ripley ile şirketteki rolünüz üzerine uzun uzadıya tartıştık. | Open Subtitles | انا والسيد " ريبلي" بحثنا طويلا حول دورك في الشركه |
şirketteki isim ortaklarından biri olan Adrian Boseman... ..müvekkilinin vergilerden kaçmasını sağlamak için rüşvet olarak 800.000 dolar aldı. | Open Subtitles | واحد من الشركاء الاسم في الشركة أدريان بوسمان، قبل رشوة قدرها 800،000 دولار ليعين زبوناً على التهرب من الضرائب |
Tedarik zincirinde çocuk işçilik riski olduğunu bulduk ve şirketteki insanlar şaşkına döndüler. | TED | وجدنا أنه هناك خطر عمالة الأطفال في سلسلة الموارد، وكان الناس في الشركة مصدومين. |
Ve sonra, bir zamanlar büyüyen bir şirketteki kıdemli liderlik ekiplerinin pazardaki değişim karşısında şaşkına dönerek şirket büyüklüğünü yarı yarıya indirme ya da işi tasfiye etmeye zorlamaya kadar gelmesi gibi hikâyeler. | TED | وهناك قصص كقصة الفريق القائد ذو الخبرة الكبيرة، والذي كان يشتغل في أحد المجالات التي كانت مزدهرة ففوجئ بتحول السوق، ثم وجد نفسه يرغم الشركة لكي تقلص حجمها إلى النصف أو أن تفلس. |
Hissedar, şirketteki değişimi sağlayabilir. | TED | لا يمكن لمالك أسهم أن يقود تغييرًا في الشركة. |
Artık kendi bürom var. Ben şirketteki en genç ikinci yöneticiyim. | Open Subtitles | عندي مكتبي الخاص الآن، أنا ثاني أصغر مدير تنفيذي في هذه الشركة |
Yapma. Sen zaten yatırım yaptın. şirketteki her şeye. | Open Subtitles | لا يمكن, انك بالفعل استثمرت كل شئ فى هذه الشركة |
şirketteki hiçbir kadın benimle konuşmayacak. Bu konuda adım çıktı. | Open Subtitles | لن تتحدث أي امرأة في الشركة معي لقد تم نبذي بسبب هذا |
İşte burada. Buraya bakarsan, babanın şirketteki kendi payından bir milyon dolarını emeklilik fonuna sattığını görebilirsin. | Open Subtitles | لو نظرتما إلى هنا , ستريان أن والدكما باع أسهم بمليون دولار من الشركة إلى تأمين المعاشات |
şirketteki araştırma materyallerine şöyle bir bakmak ister misin? | Open Subtitles | تريد الإلقاء نظرة على بحث مواد من الشركة? |
Bak! Bu şirketteki geleceğini iyice düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تفكر بشأن مستقبلك في هذه الشركة |
şirketteki bütün yöneticiler için ufak bir parti veriyor. | Open Subtitles | سيقيم حفلة راقصة صغيرة لكل المدراء في الشركة |
Bu şirketteki birini zimmete para geçirmekle suçluyorsun. | Open Subtitles | أنك تتهمين شخصا ما بهذه الشركة بالإختلاس |
şirketteki arkadaşlarını aramadan önce bana biraz zaman tanı yeter. | Open Subtitles | اعلميني فحسب قبل أن تتصلي بأصدقائكِ في الشركة |
Tatlım, onu şirketteki ofisime götüremem. | Open Subtitles | عزيزي ، لا أستطيع إصطحابها معي في مكتبي بالشركة |
Ancak, Min Ho hyung ya da şirketteki kişilerin bunu bilmesine izin vermeyin. | Open Subtitles | على أية حال، لا يمكنك أن تدعي مين هو هيونغ و الموظفين بالشركة أن يعلموا بشأن هذا |
şirketteki herkesten fazla iş buyurur, çünkü hiçbir işi kendi başına yapamaz. | Open Subtitles | سيقوم بارسالك بمهمات اكثر من اى شخص فى هذه الشركه لانه لا يستطيع عمل اى شئ بنفسه |
şirketteki boş koltuk hakkında bir iki kelam etmemiz lazım. | Open Subtitles | حسناً, على أحداً ما أن يتكلم عن الكرسي الفارغ |