Şunu söyleyebilirim ki evlat, genetik çok acımasız olabiliyor. | Open Subtitles | سأخبرك أمراً, أيها الفتى الموروث يا ابن السيدة القاسية |
Ama Şunu söyleyebilirim ki benim için bu çok, çok doğru. | TED | لكن أستطيع أن أقول لكم أن الأمر صحيح للغاية بالنسبة إليّ. |
Ama Şunu söyleyebilirim, kalbi epey sağlammış. | Open Subtitles | يمكنني أن أقول بالنسبة له أن لديه قلباً يشبه الآلة |
Ve Şunu söyleyebilirim çünkü buradaki buradaki en iyi ponpon kız benim, hepiniz aletimi emebilirsiniz. | Open Subtitles | و يمكنني قول هذا لأني أفضل مشحعة هنا و يمكنكن كلكن أن تداعبن قضيبي |
Basınçlı odalara, oksijen seviyesine, yüksek voltajlı kablolara 20 derecede sabit tutulan sıcaklığa ve güçlendirilmiş duvarlara dayanarak Şunu söyleyebilirim, biz yeraltında Parçacık çarpıştırma tesisindeyiz. | Open Subtitles | غرف مضغوطة، متدفقة بالأكسجين أسلاك عالية الفولطاج حرارة محتواة و مظبوطة على 68 درجة |
Öyle bir şey göremedim ama Şunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | لم أعرف ذلك حقاً، ولكن أستطيع إخباركما بهذا |
Bu insanlara şunu söyleyebilirim: Bunlar öğrencilerimin bana söylediği ya da dikkatimi çeken bazı örnekler. | TED | ويمكنني أن أقول لهؤلاء الأشخاص: هذه هي بعض الأمثلة على الأمور التي قيلت لي على لسان الطلاب ولفتت انتباهي. |
Ama size Şunu söyleyebilirim, Müfettiş, yanılıyorsunuz. | Open Subtitles | و لكن أستطيع القول لك أيها المحقق أنه لم يكن كذلك. |
Geleceğimize bir göz attım ve şunu söyleyebilirim: | Open Subtitles | لقد لمحت مستقبلنا و كل ما استطيع قوله هو: |
Şunu söyleyebilirim ki, Holmes'ün bakışlarını incelediğimde biz nereye gidersek gidelim o inatla bizim adımlarımızı takip eden tehlikeden uzaklaşamayacağımız endişesi anlaşılyordu. | Open Subtitles | استطيع القول بانه بفحصه الدقيق لكل وجه بانه كان مقتنعا,بانه اينما ذهبنا لن نبتعد عن الخطر |
Şunu söyleyebilirim ki evlat, genetik çok acımasız olabiliyor. | Open Subtitles | سأخبرك أمراً, أيها الفتى الموروث يا ابن السيدة القاسية |
Şunu söyleyebilirim ki evlat, genetik çok acımasız olabiliyor. | Open Subtitles | سأخبرك أمراً, أيها الفتى الموروث يا ابن السيدة القاسية |
Ama Şunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | ... سأخبرك أمراً واحداً مع ذلك |
Size Şunu söyleyebilirim ki burada gördüğünüz bu ayrım sadece bizim 5 dakikalık deneyimiz esnasında olmuyor. | TED | حسنا, أستطيع أن أقول لك أن هذا الاختلاف الذي تراه هنا لا يحدث فقط في تجربتنا ذات الخمس دقائق. |
Şunu söyleyebilirim bu tür durum ve koşulların içine girdiğinizde ilk 30 dakika kadar | TED | لذلك أستطيع أن أقول لكم عندما تكونون في مواقف وظروف مماثلة، يمثل ذلك شعوراً مثيراً للغاية |
Şunu söyleyebilirim ki hala kendindesin. | Open Subtitles | ،حسناً، بقدر ما أستطيع أن أقول لا تزال تقوم بتوجيه سفينتك |
Ben bir cerrahım ve şu an Şunu söyleyebilirim ki bu şekilde ne beni ne başka bir cerrahı bizden istediğiniz şeye yapmaya ikna edemezsiniz. | Open Subtitles | أنا جرّاحة و يمكنني أن أقول لك أنك لن تقنعني أو تقنع أيّ جرّاح آخر لفعل ما تطلبه |
Şuraya oturabilirsin. Tamam. Hey, sana sadece Şunu söyleyebilirim ki şu ana kadar yeni kız bendim. | Open Subtitles | يمكنك الجلوس هناك مرحبا ، يمكنني أن أقول لك أني كنت جديدة |
Ama Şunu söyleyebilirim ki bugünkü savaşçı ruhumu Haziran 1957'deki yaralılarla yürüyüşü yaşamama borçluyum. | Open Subtitles | لكن يمكنني أن أقول لك أنّه خلال مسير لنقل الجرحى في حزيران من عام 1957 أصبحت المقاتل الذي أنا عليه اليوم |
Yapacağına değecektir de diyemem ancak Şunu söyleyebilirim ki şuan yaptığın neyse bir işe yaramıyor. | Open Subtitles | أو مهما كان ماسيفعلوه بكِ يستحق التجربة .. لكن يمكنني قول هذا لكِ ماتفعليه الآن لم ينفع |
Basınçlı odalara, oksijen seviyesine, yüksek voltajlı kablolara 20 derecede sabit tutulan sıcaklığa ve güçlendirilmiş duvarlara dayanarak Şunu söyleyebilirim, biz yeraltında Parçacık çarpıştırma tesisindeyiz. | Open Subtitles | غرف مضغوطة، متدفقة بالأكسجين أسلاك عالية الفولطاج حرارة محتواة و مظبوطة على 68 درجة |
ve size Şunu söyleyebilirim ki iklim değişikliği yüzünden çocuk sahibi olmak konusunda endişeli olan insanlar sofu gururundan etkilenmiyorlar. | TED | ويمكنني أن أقول لكم إن هؤلاء القلقين بشأن انجاب الأطفال بسبب التغير المناخي لا يشجعهم على ذلك النسك |
Emin değilim ama Şunu söyleyebilirim yarın sadece Hope Zion hastalarıyla görüşebilirsin. | Open Subtitles | لا أعرف حقاً لكن أستطيع القول بأن الظهور الوحيد الذي ستقوم به كمريض في هذه المستشفى |
Ben sadece Şunu söyleyebilirim, aşk başını ağrıtabilir, mideni bulandırabilir, ölümcül bir hastalık. geçiriyor gibi hissettirebilir, ama kahvaltı etmene mani olamaz. | Open Subtitles | كل ما استطيع قوله هو ان الحب يمكن ان يكون يهذه الطريقة يجعلك تشعر بالصداع , تشعر بالاشمئزاز تحس بان لديك مرض قاتل لكن ذلك ليس سبباً لعدم تناول الافطار |
Şunu söyleyebilirim ki ölümüne bu sebep olmuştu. | Open Subtitles | يمكنني القول بانه أسهم في الحرب .. حتى مماته |