"- willow" - Traduction Turc en Arabe

    • ويلو
        
    - Willow, neden bahsediyorsun? - Seni topraktan çıkaran bendim. Open Subtitles ويلو , ما الذي إنه أنا من أخرجك من الأرض
    - Willow'la Tara'nın dersi var. Ben de inşaata gitmeliyim. Open Subtitles ويلو وتارا لديها محاضرات وأنا يجب ان أكون في الموقع
    Dinleyin çocuklar- - Willow. Doğru olanı yaptınız Open Subtitles والآن, إسمعانى, يا أولاد ويلو لقد فعلت الصواب.
    - Willow da yeni gözdesi. - Orada mı? Dawn'la birlikte? Open Subtitles ويلو هي المفضلة الجديدة عنده هي هناك ومعها داون؟
    - Willow'un bir sorunu var. - Artık büyü yok. Bıraktım. Open Subtitles ويلو عندها مشكلة لا مزيذ من التعاويذ, لقد اكتفيت
    - Willow yaptı onu. - Bu yüzden yola devam etmeliyiz. Open Subtitles ويلو فعلت ذلك لهذا السبب علينا أن نستمر في التحرك
    - Yardım edebilirim. - Willow'un iyi yaptığı tek şeydi. Open Subtitles يمكنني المساعدة الشيئ الوحيد الذي كانت ويلو جيدة فيه
    - Willow! Sadece öpüşüyorduk. O kadar da önemli değil. Open Subtitles (ويلو) نحن كنا فقط نتبادل القبل وهذا لا يعني الكثير
    - Onu Tara gibi gözetlemeyecek birisi. - Willow bir yetişkin. Open Subtitles شخصاً ما لن يراقبها مثل تارا ويلو بالغة
    Bana söylemedin. - Willow'u durdurabildi mi? Open Subtitles أنتِ لم تخبريني بذلك هل أوقف ويلو ؟
    - Willow, bir saniye durup dinle... Open Subtitles ويلو , توقفي لثانية فحسب واستمعِ
    - Willow? - Kara büyü kitapları nerede? Open Subtitles ويلو أين تحتفظين بكتب الفن المظلم ؟
    - Willow caddesinden başlayıp şehir merkezine gideğiz. Open Subtitles لنبحث بشارع "ويلو"، إنه بطريق عودتنا. أجل.
    - Willow Macgreagor. Göğsüne. Ve o diyor ki, Open Subtitles " وضعت يدي على صدرهـا" - (ويلو ماكجريجور) -
    - Willow! Merhaba. Biz de tam keyifli şeylerden bahsediyorduk. Open Subtitles ويلو) مرحباً، نحن كنا نتحدث) فقط عن الأشياء السعيدة
    - Willow sadece senin duyabildiğin bir tür alarm sinyali mi yolluyor? Open Subtitles -هل (ويلو) أرسلت إشارة إستغاثة أنت فقط تسمعها ؟
    - Willow. - Affedersin. Kendi meselelerim. Open Subtitles ويلو آسفة، إنها عادتى
    - Willow, gitmek zorunda değilsin... - Hayır, gitmem gerek. Zamanım yok. Open Subtitles ...ويلو " ، أنتى لا يجب عليكى لا ، يجب على ، ليس لدى وقت كثير
    - Gerçi, çok geç kaldım... - Willow'un hayatını kurtardın. Open Subtitles ...و على ما يبدو كنت متأخرة جدا عن " لقد أنقذتى " ويلو
    - Willow söyleyeceklerimi Buffy'ye söylememen gerekiyor. Open Subtitles - ويلو علك ألا ترددي ما سأقوله

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus