| Yani, saat kaç gibi. Sabah gün ağarırken. Belki, uykuda yakalayabiliriz. | Open Subtitles | كنت دائماً اصطادهم فبل الفجر ربما ستستطيع الامساك بهم وهم نائمون |
| Sabah gün ağarırken teknede olmalıyız. | Open Subtitles | نحن بصدد الخروج على متن مركبي في شقّ الفجر |
| Yani, saat kaç gibi. Sabah gün ağarırken. Belki, uykuda yakalayabiliriz. | Open Subtitles | كنت دائماً اصطادهم فبل الفجر ربما ستستطيع الامساك بهم وهم نائمون سايمون |
| Yarın gün ağarırken, son kez bu hayatı göreceksin. | Open Subtitles | غداً في الفجر سوف تشهدي هذه الحياة لمرة أخيرة |
| Gün ağarırken kafilenin tamamı güvenli derinliklere döner. | Open Subtitles | وعند بزوغ الفجر تعود كل المواكب الحية للأعماق الآمنة |
| Sanırım Amber'in demek istediği, gün ağarırken beraber olduğumuzdu. | Open Subtitles | أوه، أعتقد اعرف ماذا تقصد آمبر اننا رأينا دخول الفجر سوية |
| Gün ağarırken, çoğunluğu hâlâ uykudayken üzerlerine saldırdık. | Open Subtitles | هاجمناهم عند الفجر بينما مازال معظمهم نائماً |
| Gün ağarırken yola çıkabileceğimizden emin olalım. | Open Subtitles | أحرص أن نسبقهم عند حلول الفجر. |
| Gün ağarırken yola çıkabileceğimizden emin olalım. | Open Subtitles | أحرص على نقلنا بأمان حتى الفجر. |
| Gün ağarırken yola çıkabileceğimizden emin olalım. | Open Subtitles | فلنتأكّد أنّنا سنسبقهم مع بزوغ الفجر |
| Ne geceleri uyku yüzü görüyorduk ne de gün ağarırken bir huzur bulabiliyorduk. | Open Subtitles | لم نستطع النوم ليلاً ولا هدوء عند الفجر ... |
| Gün ağarırken Duane, Warren'dan yıldız bebeğin düştüğü yeri göstermesini istiyor. | Open Subtitles | (و معَ اِنبلاج الفجر يطلب (دوين من (ورِن) أن يُريه بدقة |
| Yarın gün ağarırken . | Open Subtitles | غدا مع مطلع الفجر الأرض؟ |
| Gün ağarırken oraya vardım. | Open Subtitles | وصلت قريب الفجر. |
| Gün ağarırken alarm çaldı. | Open Subtitles | حالة طوارئ عند الفجر |
| - Gün ağarırken burada ol. | Open Subtitles | -سانتظر في الفجر |
| Gün ağarırken. | Open Subtitles | عند بزوغ الفجر |