| Teddy'le ilişkim var, June'da çirkin bir şekilde ağlamak üzere. | Open Subtitles | انا اقيم علاقة مع تيدي , وجون على وشك البكاء |
| ağlamak üzere olduğun o ifade. | Open Subtitles | تلك التي تبدين فيها وكأنك على وشك البكاء |
| Ben kendi köşemde soğukkanlılığımı korumaktaydım ama Suzanne'ın ağlamak üzere olduğunu hissetmiştim. | Open Subtitles | احتفظت بفلسفتي في الزاوية, لكن كان بإمكاني أن ألاحظ "سوزان" على وشك البكاء. |
| Bir de Chandler ağlamak üzere. | Open Subtitles | أوه، وعلى وشك البكاء في تشاندلر. |
| Neyse ne. Küçük olanı ağlamak üzere. | Open Subtitles | أي كان, الصغير كان على وشك البكاء |
| Şunlara bak. Baban ağlamak üzere. | Open Subtitles | أنظري إليهم أباك على وشك البكاء |
| Çok geciktin. Arkadaşın ağlamak üzere. | Open Subtitles | أنتَ متأخر فصديقكَ على وشك البكاء |