Yani adalet yerini bulsun diyordun, şimdiyse ağlanacak bir omuz bulmaya buraya geliyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | لذا تخلّت عنكِ يد العادلة، فأتيتِ هنا من أجل منكباً لتبكي عليه، صحيح؟ |
- Kendimi tutamıyorum, üzgünüm. - ağlanacak bir şey yok! | Open Subtitles | لا يمكنني التوقف عن البكاء, أنا آسفة ليس هنالك شيء لتبكي من أجله |
En az üç vakada ağlanacak bir omuz sağlamaya gönüllü oldun. | Open Subtitles | لقد تطوعت لتكون كتف لتبكي عليه لما لا يقل عن ثلاث مناسبات منفصلة. |
Fırçalarım düştü yani, ağlanacak şey değil ki bu. | Open Subtitles | فرشاتي وقعت للتو. لستُ في حاجة للبكاء. |
En İyi ağlanacak Omuz... | Open Subtitles | لقد أُنتِخبت كأفضل كتف للبكاء عليه |
Fırçalarım düştü yani, ağlanacak şey değil ki bu. | Open Subtitles | فرشاتي وقعت للتو. لستُ في حاجة للبكاء. |
ağlanacak çok şeyi var. | Open Subtitles | أعتقد أن لديه الكثير ليبكى عليه. |
ağlanacak omuz isteyen var mı? | Open Subtitles | هل يحتاج احد كَتِف ليبكى عليه؟ |
Ne zaman ağlanacak bir omza ihtiyaç duysan yanında olmaktan. | Open Subtitles | ان اكون موجوداً متى ما أردتِ كتفاً لتبكي عليه |
Ağlama, ağlanacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا تبكي ليس هنالك شيء لتبكي من أجله |
ağlanacak bir şey yok. Ben James Brown'ım. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يدعو للبكاء أنا (جيمس بروان) |
ağlanacak bir şey değil. | Open Subtitles | لا داعي للبكاء |