Seninle yeni tanışmış ve aşık olmuş. | Open Subtitles | كان قد قابلكِ للتوّ وقال أنه وقع في الحب |
aşık olmuş. | Open Subtitles | لا هذا مختلف وايد إنه واقع في الحب |
Yani tipki benim gibi, 22 yaşında bazılarınız yanlış bir yola sapmış ve yanlış bir insana aşık olmuş olabilirsiniz, hatta belki de patronunuza. | TED | قد يكون بعضكم مثلي عند 22 من العمر سلك المسار الخاطئ و سقط في حب الشخص الخاطئ حتى و إن كان رئيسك في العمل |
Her gün mahkemede otururken ona aşık olmuş olmalı. | Open Subtitles | حينها أغرمت به و هي جالسة في المحكمة كل يوم |
- Dedi ki... bana aşık olmuş. | Open Subtitles | ..قالت بأنها مغرمة بي |
Corina Kavanagh zengin ama halkla iç içe yaşayan bir aileden gelen güzel bir kadınmış ve asil bir adama aşık olmuş. | Open Subtitles | كورينا كافاناغ، كانت إمراة جميلة عائلة ثرية، لكن من عائلة عادية و لقد وقعت بحب شاب من طبقة النبلاء |
En azından yanlış kişiye aşık olmuş birini bağışlayabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | انه على الأقل ستغفرين لشخص وقع في غرام الشخص الخاطئ |
Bana anlattığı kadarıyla hoş birine benziyor. Onun adına seviniyorum. Sanırım aşık olmuş. | Open Subtitles | أنا مسرورة جداً لها، أعتقد بأنها عاشقة |
aşık olmuş ya da kafasını çarpıp hafızasını yitirmiş ya da bizim olmadığımız daha farklı bir hayat istemiş. | Open Subtitles | وقع في الحب أو أنه ضرب رأسه، وفقد ذاكرته أو أنه فقط يريد حياة مختلفة. |
Bu yüzden bu konuşma, aşık olmuş herkes içindir. | TED | إذن فهذه المحادثة لكل من وقع في الحب |
- aşık olmuş gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | يبدو من صوتك انك واقع في الحب - حسنا.. |
Şimdi aşık olmuş. | Open Subtitles | الان هو واقع في الحب |
Efsaneye göre, yıldızlardan bir adam gelmiş ve halkımızın annesine aşık olmuş. | Open Subtitles | وفقاً للأسطورة جاء رجلاً من النجوم ووقع في حب ملكة قومنا |
1913 yılında bir hemşireymiş ve John Smith adındaki bu adama aşık olmuş. | Open Subtitles | هي كانت ممرضة بعام 1913 ووقعت في حب رجل إسمه جون سميث |
Paul istediği zaman çok cazibeli olabiliyor ve Beth tam da Paul'un tahmin ettiği gibi ona aşık olmuş. | Open Subtitles | بول يكون ساحرا جدا عندما يريد وبيث أغرمت به كما عرف هو أنها ستغرم به |
Sana aşık olmuş olmalı, bilirsin. | Open Subtitles | لقد أغرمت بك من أول نظرة. |
Şimdi, William Hayes'i son gördüğümüzde, henüz fark etmişti ki, gerçekten sevdiği kadın April Hoffman, başka bir adama aşık olmuş. | Open Subtitles | لذا آخر مرة رأينا (ويليام هايز) إكتشف أن المرأة (التي أحبها حقاً، (أبريل هوفمان كانت مغرمة برجل آخر |
Ne bileyim. aşık olmuş olursun. | Open Subtitles | لا أعلم ستكونين مغرمة |
Anne ornitorenk kendisinden epey genç olan bir Kanada kunduzuna aşık olmuş. | Open Subtitles | أٌم الـ"بلاتبوس" وقعت بحب القندس الكندي... الذي هو أصغر سناً بكثير... مما كانت به... |
- Ben lidere aşık olmuş bir kızım. | Open Subtitles | إنني فتاة وقعت بحب القائد |
Ve kıvırcık kızıl saçlarına aşık olmuş. | Open Subtitles | فوقع في غرامها و في غرام شعرها ذي اللون الأحمر المتموج |
Hey anne. Benny aşık olmuş. Ver şunu. | Open Subtitles | استمعُ إلى هذا بِني عاشقة عيدُي هذا |
Dinle. Senin gibi duygusal bir erkek ancak çok özel bir kıza aşık olmuş olabilir. | Open Subtitles | . اصغي , اي رجل حساس مثلك يقع . في الحب مع فتات غاية في الأهمية |
aşık olmuş. | Open Subtitles | إنها واقعة في الحب |