Babama yazdığı mektupta dinlenmek ve yeni insanlarla tanışmak için Bath'a gideceğini söylemiş. | Open Subtitles | في رسالته إلى أبي، كتب إنه ذاهب إلى (باث) للاسترخاء ومقابلة أناس جدد. |
Otopsiyi bitirdi, cesedi kaldırmamı istedi ve Norfolk'a gideceğini söyledi. | Open Subtitles | لقد أنهى التشريح و أخبرني أن أضعها بأحد الأدراج "ثم قال إنه ذاهب إلى "نورفيك |
ev sahibesi hanımın, kendisine bir şüpheli gözüyle baktığı izlenimine kapılarak ona Cheltenham'a gideceğini söyledi. | Open Subtitles | بدأ يتخيل أن مالكة المنزل تنظر له بريبة وأخبرها أنه ذاهب إلى (تشيلتنام) |
Bir arkadaşıyla Bristol'a gideceğini söylemişti. - Tamam. | Open Subtitles | لقد قال أنه ذاهب إلى (بريستول) مع صديقه - حسنًا - |
Jenna'ya, bir gün Hollywood'a gideceğini ve gerçek, ünlü babasıyla tanışacağını söyledim. | Open Subtitles | أخبرت (جينا) أنها ستذهب ل(هوليوود) يوماً ما و ستقابل والدها الحقيقي المشهور |
Jenna'ya, bir gün Hollywood'a gideceğini ve gerçek, ünlü babasıyla tanışacağını söyledim. | Open Subtitles | أخبرت (جينا) أنها ستذهب ل(هوليوود) يوماً ما و ستقابل والدها الحقيقي المشهور |
Stan, Gaad'ın eşiyle birlikte Tayland'a gideceğini söylemişti bana. | Open Subtitles | أخبرني (ستان) أن (غاد) ذاهب إلى (تايلاند) مع زوجته. |
- Teksas'a gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | (ـ لقد قال إنه ذاهب إلى (تكساس |
Neler oluyor? Ben... Amir bana Vietnam'a gideceğini söyledi. | Open Subtitles | (أمير) أخبرني بأنك ذاهب إلى "فيتنام" |
- Teksas'a gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | ـ لقد قال إنه ذاهب إلى (تكساس) |