| Sakar dediysem, Abarttığımı sanmayın sakın. | Open Subtitles | وعندما أقول أنني خرقاء فانا لا أبالغ اتمتع بسمعة جيدة منها |
| Analistim, çocukluk anılarımı Abarttığımı söylüyor ama Brooklyn'in Coney Island bölgesindeki hız treninin altında büyüdüm ben. | Open Subtitles | يقول المحلل النفسي انني أبالغ في ذكريات طفولتي ولكنني نشأت تحت هذا المنزلق منزلق سيارات في بروكلين جزء من جزيرة كولي |
| Büyük bir kavgaya tutuştuk. Abarttığımı söyledi. Ben de niye Abarttığımı sordum? | Open Subtitles | و بدأنا بالشجار و قال بأني أبالغ في ردة الفعل |
| Babam gibi işte, hep Abarttığımı söyler benim. | Open Subtitles | أجل. كما كان والدي يقول دائماً... أنني أبالغ, تعلم. |
| Caleb, eminim son zamanlarda bu işi Abarttığımı fark etmişsindir. | Open Subtitles | لقد لاحظت يا (كاليب) أني كنت أبالغ في الثمل مؤخرًا |
| Hayır, Abarttığımı düşünmüyorum. | TED | وكلا، لا أعتقد أنني أبالغ. |
| Abarttığımı düşünüyor olabilirsin.. | Open Subtitles | ربما تعتقد أننى أبالغ |
| Abarttığımı düşünüyor olabilirsin.. | Open Subtitles | هل تعتقد بأني أبالغ |
| Abarttığımı mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد اني أبالغ ؟ ؟ |
| - Abarttığımı söyleceksin, olabilir... - Hayır, hayır. | Open Subtitles | أنني ربما أبالغ في ردة فعلي - لا، لا - |
| - Abarttığımı düşünüyor olmalısın. - Hayır. | Open Subtitles | تظن أنني أبالغ. |