Şunu biliyorum ki, en çok Yoo-jin acı çekti. | Open Subtitles | ألا تعرف مقدار الألم الذي سببته لهما؟ ..كانت يوجين أكثر من عانى وتألم بعد موتك.. ولكن سانغ هيوك.. |
Ülke bugün zaten yıkıcı 3 saldırıdan acı çekti. | Open Subtitles | لقد عانى البلد بالفعل من ثلاث هجمات اليوم |
Usta, bu serseri genç olabilir ama çok acı çekti. | Open Subtitles | سيدى . هذا المتسول قد يكون صغير السن ولكنّه عانى كثيرا |
Ve şurası kesin ki onu cezalandırmak için yeterince insan acı çekti. | Open Subtitles | بالتأكيد، هناك ناس آخرون عانوا بما فيه الكفاية ، من اجل عقابها |
Annemiz çok büyük acı çekti ve bu babamızdan dolayıydı. | Open Subtitles | لقد عانت والدتنا كثيراً بالفعل وعلى يديّ والدنا |
İnsanlar acı çekti ve öldüler. | Open Subtitles | نعم، لقد عانى البشر و ماتوا لكن ما فائدة وجود قلبين |
Arkadaşlarım yeteri kadar acı çekti. Bu iş bugün sonlanacak. | Open Subtitles | لقد عانى صديقي بما يكفي سينتهي كل شيء اليوم |
Dişlerinin şu andaki durumuyla ilgili, demek istediğim çok acı çekti, buraya gelmeden önce bile, bu yüzden acının ne olduğunu bilir. | Open Subtitles | وضع اسنانه الحالي مثل ما انت عارف, انه عانى من الالم قبل قدومه إلى هنا فهو يعرف ما هو الشعور بالالم |
En çok o acı çekti ve ikimiz de kimin gerçekten gözden çıkarılabileceğini biliyorduk. | Open Subtitles | لأنه عانى الأمرين وكلانا علم من كان حقاً قابلاً للإستنفاذ |
Christie ölünce zavallı Luke tasavvur edilemeyecek bir acı çekti. | Open Subtitles | عندما كرستي ماتت... لوك الصغير الفقير عانى خسارة مستحيلة التصور. |
Halkımız yeterince acı çekti zaten. | Open Subtitles | شعبنا قد عانى ما فيه الكفاية بالفعل. |
Son birkaç yıldır, insanlar çok fazla acı çekti. | Open Subtitles | لقد عانى الناس كثيرا في السنين الأخيرة |
Bay Davenheim'ın elinden o kadar acı çekti ki şeytani bankacıdan intikam alacağına dair yemin etti. | Open Subtitles | لقد عانى كثيراً في منزل السيد "دايفينهايم" لدرجة أنه أقسم بأن يحقق انتقامه بحق ذاك المصرفي الشرير |
Halk çiçek hastalığı yayıldığı için zaten çok acı çekti. | Open Subtitles | الناس في هذه المملكة قد عانوا .بالفعل من إنتشار الجدري |
Bu olay yüzünden, senin yüzünden pek çok insan acı çekti. | Open Subtitles | العديد من الناس ، عانوا من هذا بسببك أنت |
Yıllar yıllar önce korkunç bir düşman karşısında insanlarınız acı çekti. | Open Subtitles | من مئات السنين شعبك عانوا على يد عدو مريع |
İran-Irak savaşı sırasında çok acı çekti. | Open Subtitles | لقد عانت كثيراً أثناء الحرب العراقية الإيرانية. |
Hayır , o acı çekti masif kan kaybı , onun tüm pıhtılaşma faktörleri geçirdi. | Open Subtitles | كلّا, لقد عانت من نزيف دم حاد مما يقضي على كل عوامل التخثر |
Bu hasat denilen saçma sapan iş yüzünden yeterince acı çekti zaten. | Open Subtitles | لقد عانت كفاية في طقوس الحصاد التافهة تلك |
Üsse 20 dakika kala ölmeden önce 4 saat boyunca acı çekti. | Open Subtitles | لقد تعذب لمدة 4 ساعات قبل أن يموت وذلك قبل ان نصل القاعده بعشرين دقيقه |
Britta, Jeff bizim yüzümüzden acı çekti, ona biraz şans tanı. | Open Subtitles | بريتا لقد عاني جيف من أجلنا تذكري له هذا المعروف |
Kızım yeterince acı çekti. | Open Subtitles | فقد عانت ابنتي المسكينة بما فيه الكفاية |
Yeterince acı çekti. | Open Subtitles | -لقد عانتْ ما فيه الكفاية |
Yolunda durma. Yeterince acı çekti. | Open Subtitles | لا تقف في طريقها, قد عانت بما فيه الكفاية |