Hastayı çabucak anestezi edebildi ve durumun aciliyeti gereği bu önemliydi. | TED | كانت قادرة على تخديرها بسرعة، وكان ذلك مهما بسبب الطبيعة الطارئة للحالة. |
Şehir, aciliyeti olmayan herkesin burada kalmasını istiyor.. | Open Subtitles | المدينة تطلب من الجميع البقاء في الداخل وعدم الخروج إلا في الحالات الطارئة |
Cidden kurmaca bir aciliyet için buradaki gerçek aciliyeti bırakmayı mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل أنتَ حقاً تفكر في ترك هذه الحالة الطارئة الحقيقية لكي تذهب الى حالة طارئة مزيفة ؟ |
"Aile aciliyeti?" evet benimde bir tane var Randall. | Open Subtitles | حالة طارئة عائلية،نعم كانت لديّ حالة طارئة عائلية أيضا،راندل |
Beyaz kız aciliyeti. | Open Subtitles | تعرفين ، حالة طارئة لفتاة بيضاء |
Leah, Doktor Hunt'ın aciliyeti olmayan ameliyatları iptal ettiğini söyledi. | Open Subtitles | (لياه) قالت أن د(هنت) قام بإلغاء جميع الجراحات غير الطارئة. |
Siz cerrahlara gelince bu fırtına gelip geçene kadar, aciliyeti olmayan tüm ameliyatlarınızı erteleyin veya iptal edin. | Open Subtitles | أما بالنسبة لكن أيها الجراحون، قدّموا، أجلّوا أو قوموا بإلغاء جميع العمليات غير الطارئة إلى مابعد هذه العاصفة... |
Banyo aciliyeti izah gerektirmeyen bir durumdur. | Open Subtitles | حالات الحمّام الطارئة واضحة |
aciliyeti neymiş bunun? | Open Subtitles | ما الحالة الطارئة ؟ |
Acil bir durum var. - Kağıt aciliyeti. | Open Subtitles | هناك حالة طارئة |
Kedi aciliyeti. | Open Subtitles | حالة طارئة لِقِط |
Beyaz kız aciliyeti var. | Open Subtitles | لدينا حالة طارئة لفتاة بيضاء |
Beysbol aciliyeti mi? | Open Subtitles | حالة طارئة بخصوص كرة القاعدة؟ |