Biraz alışılmamış tipler ama hoş insanlar. | Open Subtitles | غريبى الاطوار قليلا, لكن لطفاء جدا. |
Biraz alışılmamış tipler ama hoş insanlar. | Open Subtitles | غريبى الاطوار قليلا, لكن لطفاء جدا. |
Bizimle yaşamaya başladığından beri sıradışı olan bütün olayları ve alışılmamış davranışlarını belgeliyorum. | Open Subtitles | لقد سجلت كل ما هو حدث غير مألوف وسلوك استثنائي منذ أن حصلنا عليه. |
Bu alışılmamış bir şey değil miydi? Nedensiz iptal etmesi? | Open Subtitles | و هل كان هذا أمراً غير مألوف , إلغاء الموعد من دون تحديد السبب ؟ |
Bu yüzden, Hintli cerrahlar hastalarına oldukça alışılmamış bir soru sormak zorunda. | Open Subtitles | لذلك فإن على الجراحين الهنود أن يسألوا مرضاهم سؤالاً غير مألوف |
FBI Davranış Analizi Birimi içindeki hızlı müdahale ekipleri KIRMIZI HÜCRELER olarak bilinirler. Bu alışılmamış takımlar, bürokrasiye takılmadan çalışırlar ve sadece FBI Müdürüne rapor verirler. | Open Subtitles | داخل وحدة مكتب التحقيقات الفدرالي للتحليل السلوكي وفرق الاستجابة السريعة المعروفة باسم RED CELLES . هذه الفرق غير التقليدية تعمل خارج البيروقراطية و التقرير فقط إلى مدير مكتب التحقيقات الفدرالي. |
Eğer alışılmamış hayat hep olasıysa, öyleyse bu hayat, gayet güzel bir hayat. | Open Subtitles | إذا كانت الحــياة غير التقليدية دائماً في البطاقات. إذن فإنّ هذه الحياة غير التقليدية ستـــــكون حـــــياة جيّدة جــــداً... |
İkiniz için de her şey alışılmamış şekilde olacak. | Open Subtitles | كل شيء سيكون غير مألوف لكلاكما. |
alışılmamış. Denny öldü. | Open Subtitles | غير مألوف (ديني) مات |