Sen ya bir azizsin ya da kalbinin derinliklerinde bir yerde seni bunu yapmaktan alıkoyan bir şey var. | Open Subtitles | إما أنك قديس أو أن شيئا موصد بقوة في داخلك يمنعك من أن الاستجابة بكامل قوة قلبك |
Yarın bir oto yıkama açmaktan seni alıkoyan ne? | Open Subtitles | ما الذي يمنعك من فتح مغسلة للسيارات غدا؟ |
Çünkü tüm olanlardan sonra beni vazgeçmekten alıkoyan tek şey sensin. | Open Subtitles | ففي خضم كل هذا، كنتِ الشيء الوحيد الذي يمنعني من الاستسلام |
Benim şeytanlaşmaktan alıkoyan tek şey... şeytanla savaşmak. | Open Subtitles | الشيء الوحيد ذلك يمنعني من أن أكون شريرا هو محاربه الشرير |
Bizi hayal gücünün ötesinde işler yapmaktan alıkoyan tek şey kanun adamlarının kamu yararı adına koyduğu ahlakî kısıtlamalar. | Open Subtitles | والشيء الوحيد الذي يمنعنا من إنجاز عمل مثالي، هي هذه التقييدات الأخلاقية التي يضعها القانون تحت مسمى النظام العام. |
Tekrar bir araya gelip, denize açılıp korsanlık yapmaktan bizi alıkoyan nedir? | Open Subtitles | ما الذي يمنعنا عن تشكيل طاقم ثانية؟ وارتياد البحار العالية والعودة للقرصنة؟ |
Anlamı şu, seni mutlu olmaktan alıkoyan tek şey yalnız olduğuna inanman. | Open Subtitles | تعني ... الشيء الوحيد الذي يوقفك من السعادة هو ان تؤمن بانك وحيد |
Onları yönetimi devirmekten alıkoyan tek şey; nükleer karşılık görme tehlikesi. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمنعهم من عزل الحكومة كلياً. هو الخوف من رد نووي. |
Her şeyi de kağıda dökersem beni buracıkta öldürmekten sizi alıkoyan bir şey kalmaz. | Open Subtitles | ولو قمت بكتابة كل شيء، فما الذي يمنعكم من قتلي هنا؟ |
Kendisini böyle yüksek bir yerden alıkoyan nedir? | Open Subtitles | ما الذي قد ينزعهُ من حدث هام كهذا ؟ |
Seni alıkoyan bir şey yoksa seni orada görmeyi umuyorum. | Open Subtitles | هذا إن لم يتواجد شيء آخر يمنعك من القدوم آمل رؤيتك هناك |
Seni mutlu olmaktan alıkoyan tek bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيء واحد يمنعك من أن تكوني سعيدة. |
Yarın bir pastane açmaktan seni alıkoyan ne? | Open Subtitles | ما اللذي يمنعك من فتح مخبز غدا؟ |
Adalet Bakanlığıyla bu meselelerden beni alıkoyan bir anlaşmam var. | Open Subtitles | لقد عقدتُ اتفاقًا مع وزارة العدل يمنعني من الخوض في هذه القضية |
Beni buradan yaşamaktan alıkoyan tek şey... balıkların çiş deresinde yüzmesidir. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمنعني من العيش هنا هو تلك السمكة التي تسبح في مجرى البول |
Beni muhafızlara emredip seni ve senin şu... kafir dilsizi tutuklatmaktan alıkoyan ne var? | Open Subtitles | ما الذي يمنعني من أمر الحراس بالقبض عليكِ أنتِ والأخرس الوثني؟ |
Beyler, dostluğumuzu o küçücük yemek salonunun... dışına taşımaktan bizi alıkoyan ne? | Open Subtitles | ما الذي يمنعنا أيها السادة من تحرير صداقتنا من الاعتماد على غرفة الطعام الصغيرة تلك؟ |
Bizi birlikte olmaktan alıkoyan tek şey sensin. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي يمنعنا من أن نكون معاً أنتِ |
Bunu avukatına iletmekten ve Jimmy'i öldürmekten seni alıkoyan ne? | Open Subtitles | ما الذي يوقفك عن توصيل هذا لمحاميك وقتل " جيمي " ؟ |
Onları pislik gibi davranmaktan alıkoyan tek şey ödlek olmaları ve yakalanmaktan korkmaları. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمنعهم من أن يتصرفوا مثل الخنازير الواقع هو أنهم يخفون مثل الجبناء أرتكب الخطأ |