İngilizlerin yüzde Altmış beşi, sadece bir fincan çay için su ısıtıcılarını fazla doldurduklarını itiraf ediyor. | TED | خمس و ستون بالمئة من البريطانين يعترفون بانهم يزيدو حجم الماء في غلاياتهم عندما يحتاجون الى كوب واحد |
Doğru, Splinter usta ama uzay zamanı devam ediyor... Altmış saat sonra devre dışı kalacak. | Open Subtitles | أصبت أيها المعلم سبلنتر ولكن نظراً لتواصل الزمن و المكان سنكون خارج مدى السفر بعد ستون ساعة |
Etiketteki fiyat doğru olamaz. Altmış dinar diyor! | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون السعر الملصق صحيحاً، إنه ستون ديناراً |
Hemen hemen iki ay oldu. -Tam olarak Altmış üç gün. | Open Subtitles | لقد كان تقريبا شهرين بالضبط و ثلاثة و ستين يوم. |
Bağımsızlıktan Altmış yıl sonra Amerika ne haldeydi? | Open Subtitles | ماذا تعتقد كان شكل الولايات المتحدة بعد ستين عاما من الاستقلال؟ |
"Altın. Altın. Altın." Portland buharlısında Altmış sekiz zengin adam. | TED | ذهب. ذهب." ثمانية وستون رجلاً ثريّاً على متن الباخرة بورتلاند! |
Neredeyse Altmış yıldır bende olan kuşu öldürmeniz yeterli değilmiş gibi, ama bir de bana güvenmediğiniz gerçeği, affedilemez. | Open Subtitles | ألا يكفي انك قتلت الطائر , لقد كان لدي ما يقارب ستون عام لكن تعابير وجهك التي تقول انك لاتثق بي لن اغفرها لك |
Altmış, seksen, yüz. Peki. 18.000 dolar var burada. | Open Subtitles | ستون ، ثمانون ، مائة ، حسناً لدي مبلغ 18 ألف دولار نقداً |
Evet, Elli Altmış bin dolar diyebilirim. | Open Subtitles | نعم , أقول من المحتمل خمسون إلى ستون ألف دولار |
Nesiller arasında Altmış yıllık bir boşluk olunca okuması imkânsız hale gelmiş. | Open Subtitles | عندما يكون هنالك فجوة ستون عاماً بين جيلين فأنه من الصعب قراءة الكتابة |
- Altmış dolar Altmış doların üstünde para verdik. | Open Subtitles | -ستون ستون دولاراً فى معدات مكافحة الأفاعى |
Bilmiyorum. Altmış yıldan daha uzun süre, belki on kez. | Open Subtitles | لا أدري، على مدى ستون سنة ربما عشر مرات |
Sekiz artı Altmış. Atmosferdeyiz. | Open Subtitles | ثمانية زائد ستون اننا في الغلاف الجوي |
Yüzde Altmış geliştirilmiş gürültü azaltma. | Open Subtitles | خمود صوته بنسبة ستون فى المائة |
Altmış yıl önce dağın yakınındaki köyde bir adam haksız yere öldürüldü. | Open Subtitles | ذلك اليوم منذ ستين عاماً.. في قرية بالقرب من الجبل، كان هناك رجل |
Onbaşıyı duydunuz, Altmış dakika içinde silah kontrolü var. | Open Subtitles | هل سمعت العريف. الأسلحة الاختيار في ستين دقيقة. |
itiraf etmek için Altmış saniye ya da polis memuruna saldırıdan tutuklama. | Open Subtitles | ستين ثانية لتحصل على الاعتراف أو المشحونة بالاعتداء على ضابط شرطة. |
PRO NET Altmış beş çeyrekte sabit kalacak, | Open Subtitles | انه يتوقع إستقرار شبكة المحترفين عند خمسة وستون و ربع |
Dört bin beş yüz Altmış yedi kutu bira duvarda. | Open Subtitles | أربعة آلاف وخمسمائة وسبعة وستّون قنينة بيرة على الجدار |
Altmış sayfa döktürmüş. | Open Subtitles | ، ولديه هذا, لا أعلم,ستّون صفحة من الكلام الصاخب |
Sadece Altmış saniye, Savcı Bey. | Open Subtitles | ستُّون ثانية حضرة المدَّعي العام |
İşte böylece Beyaz Nilüfer'in yumruklarıyla ezilen Altmış keşişin de içinde bulunduğu Shaolin Tapınağı Katliamı başlamış. | Open Subtitles | لتبدأ مذبحة كبيرة فى معبد الشاولين أدت إلى مقتل الستون كاهنا القابعين بداخله عند وقع قبضات قبيلة الوايت لوتس |
Ve sonra, ben sekiz, o Altmış yaşındayken bir şey değişti. | TED | وبعد ذلك حينما كنت في الثامنة وكانت هي في الستين من عمرها، تغير شيء ما. |
Adam beni kandıracaktı, ha? Elli dört... Altmış bir... | Open Subtitles | ذاك الرجل قد يحتال علي وهو يلبس نظارة. ثلاث وستين دولار هذه 21 دولار. |