Ama bu doğru değil çünkü siz dürüstlük ve tevazuya her şeyden daha fazla değer verirsiniz. | Open Subtitles | لكن هذا ليس صحيحاً لأنكما تقيمان الصدق والتواضع فوق كلّ شيء |
Şunu düşünüyor olbilirsiniz, "Orada yaşayabilecek bir yer yok." Ama bu doğru değil. | TED | قد تقولون ، " لأنه لا يوجد شئ حي هنالك " لكن هذا ليس صحيحاً. |
Ama bu doğru değil! Size söylüyorum! | Open Subtitles | ولكن, هذا ليس صحيحا, انا لم افعلها, .كيف |
Yalnızca o araçların elektronik etkinliğe sahip olacağı söyleniyor Ama bu doğru değil. | TED | يدعون أنهم سيكونوا الوحيدين الذين يملكون سيارات كهربائية فعالة، لكن هذا غير صحيح. |
Eğer bu karışma olayı olmasaydı hep Daphne gibi olacağımı sanırdım Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | لقد كنت اظن باني سوف اكون مثل دافني لو لم تحدث عملية التبادل، لكن هذا ليس صحيح. |
Bayan Hughes hepimizin yaşanacak hayatlarımız olduğunu söyledi Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | السيدة "هيوز" قالت أن لدينا جميعاً حياةً لنُديرها، لكن ذلك ليس صحيحاً |
Bir şey hissetmiyorum diyorsun Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | أنت تزعمين أنك لا تشعرين بشئ، لكن هذا ليس صحيحا. |
Ama bu doğru değil.Onlar sadece beni korumak için numara yaptılar. | Open Subtitles | ولكن هذا غير حقيقي إنهما يمثلان من أجل حمايتي |
Çoğu kadın, erkekler çocuk gibidir der. Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | كثير من النساء يقولون أن الرجال كالأطفال ولكن هذا غير صحيح |
Ama bu doğru değil. "Kitaplar" değil. | Open Subtitles | . ولكن هذه ليست الحقيقة . إنه ليس كتاب |
Ben çalmıyorum Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | أنا لا أعزفه لكن هذا ليس صحيحاً |
Ama bu doğru değil, değil mi? | Open Subtitles | لكن هذا ليس صحيحاً , اليس كذلك ؟ |
Zayıf olduğumu düşünüyorsunuz. Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | وأنني ضعيف، لكن هذا ليس صحيحاً |
Ama bu doğru değil. O gece ne oldu? | Open Subtitles | ولكن هذا ليس صحيحا ما الذي حدث بحق في تلك الليلة؟ |
Ama bu doğru değil. Tam senin yerinde oturuyordu. | Open Subtitles | ولكن, هذا ليس صحيحا, لقد كانت جالسة مكانك . |
Hayatınızı cehenneme çevireceğimi düşünebilirsiniz Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | ربما تعتقدون أنني سأحيل حياتكم جحيماً لكن هذا غير صحيح |
Onun gibi. Hiçbir şey yapılamazdı diyorlar. Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | والجميع مثله يقولون أن لا يمكن فعل شيء لكن هذا غير صحيح |
Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس صحيح |
Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس صحيح |
Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | لكن ذلك ليس صحيحاً |
Fakat biliyorsunuz ki size, Umar'ın günümüzdeki çocuk felçli tipik çocuklardan biri olduğunu söyleyebilmeyi isterdim, Ama bu doğru değil. | TED | و لكن ، أتمنى أن استطيع البوح لكم بأن مصير عمر ، هو المصير الغالب على مرضى شلل الأطفال في هذه الأيام، و لكن هذا ليس صحيحا. |
Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | ولكن هذا غير حقيقي. |
Özel biri olduğunu, tek olduğunu hissetmeni sağlarlar Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | يجعلونك تعتقدى انك مميزه وانك انتى الوحيده ولكن هذا غير صحيح |
Ama bu doğru değil. "Kitaplar" değil. | Open Subtitles | . ولكن هذه ليست الحقيقة . إنه ليس كتاب |
Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | ولكن ذلك غير صحيح. |
Bak, bunu suçluluk duygusundan kurtulmak ya da acıdığım için yaptığımı düşündüğünü biliyorum Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | انظر . أنا أعلم أنك تظن أني أفعل هذا بدافع الشفقة أو الذنب لكن هذه ليست الحقيقة |
Bir tek kişiyi bin kilometre karelik bir alanda bulmanın, samanlıkta iğne aramaya benzediği söyledik Ama bu doğru değil. | Open Subtitles | كنا نقول أنّ عليهم تحديد مكان رجل واحد في ألف ميل مربّع، إبرة في كومة قشّ لكن ذلك ليس صحيح |