ana fikir şu ki, karakterin bir iç motoru var, peşine düştükleri baskın, şuursuz bir amaçları, durduramadıkları bir kaşıntıları var. | TED | والفكرة أن الشخصية لديها محرك داخلي، هدف مهيمن لا واعي تكافح من أجله، حكة لا يستطيعون خدشها. |
ana fikir şu; hava robotlarını bahçelerde uçurup sonra bitkilerin tek tek hassas modellerini geliştiriyoruz. | TED | والفكرة الأساسية له أن الربوتات تحلق عبر البساتين، ثم نبني نماذج دقيقة لكل نبتة. |
Buradaki ana fikir şu, önceliklerimizin çok da iyi farkında değiliz. | TED | والفكرة العامة هنا، بالمناسبة، هي أننا في الواقع لا نعرف خيارتنا جيداً. |
ana fikir şu, buradaki görüntü zaman içinde farklı insanlar tarafından görüntülenmesi sonucunda oluştu. | TED | والفكرة هي أنه في صورة كليا شيدت من تاريخها الخاص ليتم عرضها بأشخاص مختلفين في التثبيت. |