ancak aslında içeriğin çoğu kullanıcılar tarafından yaratılıyor. | TED | و لكن في الواقع الكثير من المحتويات أوجدها المستخدمون بأنفسهم. |
ancak aslında, 'ben' ve 'kaplan' kavramlarını alarak onları bir araya getirmek şaşırtıcı bir biçimde karmaşıktır. | TED | لكن في الواقع معقد جدا باخذ مفهوم "انا" ومفهوم " نمر" وخلطهما معا. |
ancak aslında tarihi gerçek ekmek,... ...bu beyaz harika somundur. | TED | ولكن في الواقع فإنّ الخبز الحقيقي ذو الصّلة، تاريخيّا، هو هذا الرّغيف الأبيض الرّائع. |
İnsanlar Afrika'ya ilk mobilleşen kıta demeyi seviyor, ancak aslında Afrika tek mobilleşen kıta, bu yüzden diğer herkes bu dediğim farklı şeyleri yaparken, biz dünyanın sorunlarını çözüyoruz. | TED | لذا، الناس يحبون تسمية أفريقيا بـقارة الجوال الأولى، ولكن في الواقع إنها لا تتوفر إلا على الجوال، لذا حينما كان الجميع منشغلا بـالقيام بكل هذه الأمور، كنا نحن منشغلين بـحل مشاكل العالم. |
Birisi bugünün Pantheon'unun internet olduğunu söyleyebilir, ancak aslında bunun oldukça yanlış olduğunu düşünüyorum veya hikâyenin yalnızca bir parçası olduğunu. | TED | واحد يُمال إلى القول بأنه بانثيون اليوم هو الإنترنت، ولكن في الواقع أنا أعتقد أن هذا خطأ تماما، أو على الأقل أنها ليست سوى جزء من القصة. |