ancak bütün bunların hepsinin tohumları sınıfta başladı. Böyle gözüken benim yerim- sınıfımda başladı. | TED | لكن كل شيء بدأ بالبذور في الفصول، في مكاني يبدو كهذا. |
ancak bütün bunlar 3B baskı ile değişmek üzere ve her şey bununla başladı, ilk defa basılan parça. | TED | لكن كل ذلك على وشك التغير مع الطباعة ثلاثية، وكلها بدأت بهذا، أول قطعة طبعت أبدا. |
ancak bütün bunlar, -- yani tüm bu yaptığımız yenilikçi şeyler -- yani, şirketimizde birçok farklı şey deniyoruz. | TED | لكن كل هذا-- حسناً، كل هذا كان نوع من الإبتكارات التي فعلناها-- تعرفون، نحن نجرب الكثير، العديد من الأشياء المختلفة في شركتنا. |
ancak bütün bir direğin böyle çarpılması... | Open Subtitles | لكن كل البرج قد دمرت ... .. هكذا |