| Ancak bu şekilde işe yarar. Çocuğun erişim yetkisi var. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة لإنجاحها الفتى لديه تصريح وإذن دخول |
| Paraşütleri sabote etmek için Ancak bu şekilde girmiş olabilir. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة التي يستطيع بها الدخول لتخريب المظلات |
| Şimdiye kadar, portakalın suyunu Ancak bu şekilde çıkartabiliyorduk. | Open Subtitles | حتى الآن ، هذه الطريقة الوحيدة لإخراج العصير من البرتقال |
| Burada hastalara sunduğum şey, son derece özel ve kişisel bir tedavi. Ancak bu şekilde insanların hayatlarında olumlu katkılar sunabilirsiniz. | Open Subtitles | ما أقدمه هنا هو علاج شخصي جداً إنّها الطريقة الوحيدة الفعّالة لتغيير حياة الناس |
| Ancak bu şekilde gidebilirsin. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة التي سيحدث بها الأمر |
| Beyler kusura bakmayın. Sizi Ancak bu şekilde durdurabilirdim. | Open Subtitles | آسف لأنه كان علي أن أتصرف بهذه الطريقة لقد كانت الطريقة الوحيدة التي أستطيع أن أوقفكم بها قبل فوات الأوان |
| Onu Ancak bu şekilde durdurabilirdim. | Open Subtitles | وكانت تلك الوسيلة الوحيدة لأوقفها |
| Benim kadar sende biliyorsun, Ancak bu şekilde sona erer bu. | Open Subtitles | والآن، أنت تعرف الأمر كما أعرفه أنا، وهو بأنّها الوسيلة الوحيدة لحلّ الأمور |
| Bunu Ancak bu şekilde ifade edebilirim. | Open Subtitles | هذه الطريقه الوحيده التى يمكننى قول الامر من خلالها. |
| Ona karşı aday olmalıyım. Ancak bu şekilde bunu korurum. | Open Subtitles | علي الترشيح ضده إنها الطريقة الوحيدة لحماية هذا |
| Ancak bu şekilde birlikte olmamız gerekiyor mu anlayabiliriz. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة التي سنعرف بها إذا كانَ مقدراً لنا ان نكونَ معاً |
| Nesneleştirmek Ancak bu şekilde seksi olabilir. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة التي يكون فيها معاملة الأشخاص كأشياء مثيراً. |
| Ancak bu şekilde geri dönmesini sağlayabilirim. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة حتى يمكنني اجبارها على العودة معي |
| Bunun Ancak bu şekilde olabileceğini anlamalısın. | Open Subtitles | أنت تفهم أن هذه هي الطريقة الوحيدة كي يفلح بها الأمر |
| Ancak bu şekilde kalsiyum ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة التي يحصلون بها على الكالسيوم. |
| Ancak bu şekilde uyuyabiliyorum. | Open Subtitles | كانت هذه الطريقة الوحيدة لأنعم ببعض الراحة. |
| Kurbanımız o kadar yukarıya, Ancak bu şekilde çıkmış olabilir. | Open Subtitles | هذه الطريقة الوحيدة لوصول ضحيتنا لهذا الإرتفاع |
| Bırakın hepsi kafanıza doluşsun. Ancak bu şekilde vurdumduymaz olabilirsin. Tıpkı bizler gibi. | Open Subtitles | إنّها الطريقة الوحيدة لتغدو متبلّدَ الإحساس مثلنا. |
| Ancak bu şekilde son bulur. | Open Subtitles | السيّارة المُفخخة. إنّها الطريقة الوحيدة لجعله يتوقف. |
| Kıyameti Ancak bu şekilde önleyebiliriz. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة التي توقف. هذه المعركة الفاصلة |
| Çünkü Ancak bu şekilde kafasının içindeki sesleri susturabiliyordu. | Open Subtitles | لأنها كانت الطريقة الوحيدة لإسكاتِ الصوت في رأسها |
| Onu Ancak bu şekilde durdurabilirdim. | Open Subtitles | وكانت تلك الوسيلة الوحيدة لأوقفها |
| Benim kadar sende biliyorsun, Ancak bu şekilde sona erer bu. | Open Subtitles | والآن، أنت تعرف الأمر كما أعرفه أنا، وهو بأنّها الوسيلة الوحيدة لحلّ الأمور ماذا سيحدثُ بالفِعل إذا أمسكت بأحدهم؟ |
| Madem oraya bu kadar gitmek istiyorsun Ancak bu şekilde gidebilirsin. | Open Subtitles | أذا كنت تريد الذهاب الى هناك هذه الطريقه الوحيده لتصل الى هناك |
| Ancak bu şekilde huzura kavuşursun. | Open Subtitles | هذه هى الطريقة الوحيدة التى ستريخ بها عقلك |
| Ancak bu şekilde. | Open Subtitles | ليس سوى هكذا |
| Fakat bu büyüklükteki bir avı, Ancak bu şekilde yakalayabilirler. | Open Subtitles | فهذه الطريقة الوحيدة ليحصلوا على وجبة كبيرة |
| Ancak bu şekilde tüm bunların kralı biz olabiliriz. | Open Subtitles | لكن بهذه الطريقة ، يمكننا أن نكون الملوك لكل شيء |
| Ancak bu şekilde kendine bir yer bulabiliyorsun. | Open Subtitles | بهذه الطريقة فقط يمكنك أن تحصل على مكانك |