Sonradan anladım ki bu hafta ne çeşit bir mal sattığımı soruyormuş. | Open Subtitles | ثم أدركت أنه كان يسأل أي نوع من الشراب أبيعه هذا الاسبوع |
Fakat çok geçmeden anladım ki bu fırsat evrensel değildi. | TED | لكن سرعان ما أدركت أن هذه الفرصة لم تكن عالمية. |
Ardından anladım ki, bugün üzerinde çalıştığımız teknolojinin beş yıl içresinde, 10 yıl içerisinde nasıl görüneceğini derinlemesine düşünmeliydik. | TED | ادركت ذالك الحين ان علينا التفكير بعمق في التكنولوجيا التي نعمل بها اليوم في الخمس أو العشر سنين القادمة |
Ama anladım ki Afrika'yı mükemmelleştirmek için liderlik meselesi üzerine kafa yormak gerektiyor. | TED | كما أدركت بأن جَعْلَ أفريقيا عظيمة سيتطلب منا مناقشة قضية القيادة. |
Sonra anladım ki bu iki insan birleşen Kuzey ve Güney Vietnam'dı. | Open Subtitles | عندها أدركتُ أن هذين الشخصين كانا فيتنام الشمالية والجنوبية |
anladım ki bu boş sayfa bir gizemli kutu, değil mi? | TED | وأنا أدرك أن تلك الصفحة الفارغة هى صندوقا غامضا. |
Ama anladım ki, bunu görmek için benim havai fişeklere, dartlara ya da arı sokmasına ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لكنني أدركت أنني لا أحتاج الى صواريخ القوارير أو السهام انه الشعور الذي ينتابني |
Eskiden onlara acırdım... ama artık anladım ki hepimizi aynı gemideyiz. | Open Subtitles | كنت أشفق عليهم، لكن الآن أدركت أني معهم على نفس القارب. |
O zaman anladım ki bir makineyi ne kadar karmaşık yaparsanız tamamen beklenmeyen bir sebepten dolayı başarısız olma ihtimali o kadar artar. | TED | هذا عندما أدركت أنه كلما زادت درجة تعقيد الآلة التي تصنعها، كلما زادت فرص فشلها بسبب أمر غير متوقع تماماً. |
Ama şuan sadece benim için aşikar olan nedenler yüzünden... anladım ki onu daha çok istiyormuş. | Open Subtitles | ولكن لسبب ما وهو شاهد علي الآن أدركت أنه إنما يريد المزيد |
Bir çok sene sonra anladım ki, öyle bir şehir yok ve Tanrı da yok. | Open Subtitles | ولكن بعد بحث عنها لسنين عديدة أدركت أنه ليس هناك مدينة وليس هناك إله |
Ve sonra anladım ki verilen mücadele buna anlam kazandırmıştı. | Open Subtitles | ثم أدركت أن ذلك كان نضالاً.. لمنحها معنى.. لجعلها منطقية. |
anladım ki kurgunun dayanağı insanların birbirleriyle bir tür bağlantıları olması. | Open Subtitles | أدركت أن الخيال يرتكز على الاعتقاد أن الناس مرتبطون فيما بينهم |
Ormanın bir parçası olunca anladım ki bu farklı bir yaşam biçimi... | Open Subtitles | أصبحت الآن جزءا من الغابة.. لقد ادركت بأن هناك شكل آخر للحياة |
Ama tören esnasında, o yemini duyunca anladım ki ben sana aşık olmuşum. | Open Subtitles | و لكن خلال المراسم و سماعي لعهود الزواج ادركت بأنني وقعت في حبك |
"Bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı kalbime öğrettim, ve anladım ki herşey kibir ve ruhun sıkıntısı." | Open Subtitles | ونعم، أعطيت قلبي لمعرفة الحكمة ولمعرفة الجنون والحماقة وأنا أدركت بأن كل هذا كان زهواً |
Ama anladım ki bu benim son özel anım olabilir. | Open Subtitles | ثمّ أدركتُ أن هذا بوسعه أن يكون آخر لحظة خاصة بي، لمدّة بعيدة المدى |
Sebep ne olursa olsun şunu anladım ki her son, yeni bir karışıklığa yol açıyor. | Open Subtitles | مهما كان السبب فهو جعنلي أدرك أن كل نهاية تؤدي لعواقب جديدة |
Jessie'yiarayıponanehaltlar yediğimi anlatmayı "düşünüyordum" ama sonra anladım ki Jessie'yi arayıp ona ne haltlar yediğimi anlatmak "zorundayım". | Open Subtitles | فكرت في الاتصال بـ جيسي والتحدث معها وأخبرها عما فعلت لكن حينها أدركت أنني سأضطر الى محادثتها واطلاعها على ما فعلت |
Seni Whitney'le gördüğümde, anladım ki eğer sana karşı olan duygularımı açıklamazsam seni sonsuza dek yitirebilirim. | Open Subtitles | عندما رأيتك مع ويتني أدركت أني إن لم أتصرف بحسب مشاعري فقد أخسرك للأبد |
Düşünür düşünmez de anladım ki bu vakanın bana mantıklı gelebilmesinin tek yolu şantajcının Foscatini olmasıydı. | Open Subtitles | وحالما بدأت ذلك .. أدركت أن هذه القضية هكذا بلا معنى مطلقا الا اذا كان فوسكاتينى هو المبتز |
Sonunda şunu anladım ki sen olmasaydın, hayatım tamamen farklı olabilirdi. | Open Subtitles | وفي النهاية فهمت أن مسار حياتي كان ليصير مختلفاً تماماً لولاك |
anladım ki, eğer öğrencilerimden açıkça konuşmalarını isteyeceksem, ben de kendi gerçeğimi söylemeli ve bunu yapamadığım zamanlar hakkında onlara karşı dürüst olmalıydım. | TED | وأدركت أنه إن كنت سأطالب طلابي بالجهر بالكلام، فيجب عليّ إخبار حقيقتي وأصدق معهم عن المرات التي فشلت بفعل ذلك فيها. |
O zaman anladım ki.. | Open Subtitles | ثمّ أدركتُ اني... |
anladım ki biri kendini geliştirdiğinde onu aşağı çekmek çok zor olacaktır. | TED | اكتشفت أنه إذا ما تم تحسين شخص، فمن الصعب جدًا إضعافه. |
Bu sabah uyandığımda anladım ki, seni sevmemek bir kenara seninle yatma düşüncesi bile midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | استيقظت هذا الصباح وادركت بأني, لست لا أحبك فقط و لكن مجرد فكرة النوم معك تصيبني بالغثيان |
Aniden anladım ki, ben dünyadaki en çok aldatılan eş ve sevgiliydim. | Open Subtitles | عندها أدركت فجأة، بأنني أكثر امرأة قد قد تم خيانتها في العالم، كزوجة، وكحبيبة. |