| Kimsem olmadığını Anlamak zorundasınız aç bil aç dolaşıyordum. | Open Subtitles | يجب أن تفهم, لقد كنت يتيمة وكنت أتضور جوعاً |
| Öyle değil mi? Bu büyük bir ayrıntı ama Anlamak zorundasınız | Open Subtitles | إنها تفصايل كبيرة لكن يجب أن تفهم |
| Anlamak zorundasınız. Benim... benim bir karım var, çocuklarım var. | Open Subtitles | يجب أن تفهم ، لدي زوجة و أولاد |
| Şunu Anlamak zorundasınız, eve gitmek ailemin yanına gitmek değil, | TED | يجب أن تفهموا أنه بالنسبة لي، العودة إلى الديار لا يعني العودة إلى مزرعة عائلتي. |
| -Beni yalan yere oradakiler korkaklıkla suçlamalarından dolayı, hepiniz beni Anlamak zorundasınız. | Open Subtitles | يجب أن تفهموا, جميعكم, أن هناك أشخاص في الخارج يقومون بأتهامي زوراً بمثل هذه الافعال المخزية |
| Lütfen, Anlamak zorundasınız, kötü bir insan değilim. | Open Subtitles | أرجوك ، يجب أن تفهم أنا لست شخصا سيئا |
| Anlamak zorundasınız. | Open Subtitles | أنت يجب أن تفهم |
| Anlamak zorundasınız, Uthred hayatımı kurtardı. | Open Subtitles | يجب أن تفهم أن (أوتريد) أنقذ حياتي |
| Anlamak zorundasınız. | Open Subtitles | يجب أن تفهم.. |
| Geri döndüğümüzde Geiger sayacını gördüm.... ...beni Anlamak zorundasınız. | Open Subtitles | يجب أن تفهموا حين عدنا ورأيت عداد جيجر |
| Anlamak zorundasınız. | Open Subtitles | يجب أن تفهموا. |