Robotun durumunu anlayıp anlamadığı hakkında -- kafasını çevirişine dikkat. | TED | لا نعرف سواء فهم أن الروبوت قد فهم تبادل الأدوار. |
Bir aktörün sorumluluğu, iletişim kurmak gerçeği aksettirmek iç dünyayı anlayıp, ifade etmektir. | Open Subtitles | مسؤولية الممثل هي التواصل. حمل الحقيقة. فهم و تعبير حياة داخلية, حافز شخصي. |
Hastalıkları anlayıp tedavi etme yetimiz üzerinde devasa etkileri olacak dünyayı değiştirecek bir problem bu. | TED | هذه مشكلة مغيرة للعالم ذات تداعيات ضخمة على قدرتنا على فهم ومعالجة الأمراض. |
Çünkü pirelerin nasıl duyduklarını bilmiyordum ya da köpekler gibi, sesteki iyiliği anlayıp anlamadıklarını. | Open Subtitles | لأنني لم أعرف أي قدرة من السمع يحظى بها البراغيث أو ما إذا كان بوسعهم الشعور بلطافة الصوت مثل الكلب |
Mükemmel, önemli ve asil olanın ise bu doğruyu en başından beri anlayıp kabul etmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | وكان عليهم أن يفهموا ويقْبَلوا منذ بداية الأمر، |
Bazı denklemlere bakmamı istedi, anlayıp anlamadığımı görmek istedi. | Open Subtitles | لقد أرادنى أن أنظر لبعض المعادلات لأرى إذا كنت سأفهمهم |
Onlar benim kahramanlarım, demokrasiyi anlayıp bana onun yolunu gösteren babam da benim kahramanım. | TED | إنهم أبطالي وأبي هو بطلي، الذي فهم الديموقراطية وأرشدني لها. |
Şef emirleri yanlış anlayıp anlamadığımı bilmek istiyor. | Open Subtitles | القائد يريد أن يعرف إن كنت أنا أسأت فهم أوامره |
Bir baş belası bunu yanlış anlayıp, odamdan kutuyu çalıp... | Open Subtitles | أظن أحد صانعي المشاكل أجرى سوء فهم بسرقة الصندوق من مكتبي |
Stalin'in, Truman'ın söylediklerini gerçekten anlayıp anlamadığına dair Amerikalılar arasında bazı şüpheler vardı. | Open Subtitles | كان هناك بعض الشكوك تساور الوفد الأمريكي حول ما إذا كان ستالين قد فهم حقا ما كان ترومان يقوله |
Bizim kültürümüzü, geleneklerimizi anlayıp anlamayacağını ölçmedin. | Open Subtitles | أنت لم تفكر بأن هل هذه الفتاة لا تستطيع فهم عاداتنا , وتقاليدنا |
Dediğimi anlayıp anlamadığınızı bilmiyorum, ama ben sizin dediklerinizi kesinlikle anlamıyorum. | Open Subtitles | انا لست متأكد من امكانك فهم ما قلته. كن,انا متأكد اننى لا افهم اى شئ مما قلته. |
Sen sonunda durumu anlayıp bana katılmaya karar verdin. | Open Subtitles | خاصة عندما كنتي على وشك فهم الوضع والعودة لي |
Yani sonuçta Danny hayatı boyunca onu sevmiş de sonradan onunla olamayacağını anlayıp Georgie'nin yanına Paris'e gidecek değil ya. | Open Subtitles | اعنى,ليس وكأنه كان واقعاً فى ،حبها طوال حياته ،وحينما ادرك اخيراً انه لن يحظى بها غادر الى (باريس) مع (جورجى) |
Yani sonuçta Danny hayatı boyunca onu sevmiş de sonradan onunla olamayacağını anlayıp Georgie'nin yanına Paris'e gidecek değil ya. | Open Subtitles | ،يا صاح,ليس وكأنه كان واقعاً فى حبها طوال حياته ،وحينما ادرك اخيراً انه لن يحظى بها غادر الى (باريس) مع (جورجى) |
Köklerini anlayıp, kökleriyle gurur duymalılar. | Open Subtitles | عليهم أن يفهموا تراثهم و يفخرون به |
Bazı denklemlere bakmamı istedi, anlayıp anlamadığımı görmek istedi. | Open Subtitles | لقد أراد أن انظر لبعض المعادلات ليرى إذا كنت سأفهمهم |