| Ve onlardan biri, ismi Caleb'di sadece benim anlayabildiğim sihirli bir dilde konuşurdu. | Open Subtitles | يتحدث بلغة سحرية أنا الوحيدة التي أفهمها |
| Sadece anlayabildiğim şeyler hakkında konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتحدّث فقط عن الأشياء التي أفهمها |
| Dinleyip sözlerini anlayabildiğim bir şarkıyı duyardım. | Open Subtitles | لصوت خرير الماء وأسمع أغنية أفهمها |
| Eh, anlayabildiğim kadarıyla... fazla dövüşüp düzüştüğüm için. | Open Subtitles | حسنا,علي قدر ما استطيع ان استشف اعتقد انه بسبب انني اتشاجر و أُشاغب كثيرا |
| Eh, anlayabildiğim kadarıyla... fazla dövüşüp düzüştüğüm için. | Open Subtitles | حسنا,علي قدر ما استطيع ان استشف اعتقد انه بسبب انني اتشاجر و أُشاغب كثيرا |
| - anlayabildiğim tek kelime "ölüm"dü. | Open Subtitles | الكملة التى أفهمها هى الموت |